Mardinli köylüler haydar ismi verilen beyzbol sopasıyla Jandarma karakolunda işkence gördü, doktor minibüsün kapısından kafasını uzatıp darp yok raporu verdi.

BOLD – Mardin Jandarma Komutanlığı’nda beyzbol sopasıyla dövülen köylüler, darp raporuyla birlikte suç duyurusunda bulundu. Köylülerin avukatları, kolluk görevlilerinin sopaya “Haydar” ismini vermesine dikkat çekerek, işkencenin sistematik olduğunu belirtti.

Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Konur (Şêb) ve Derik ilçesine bağlı Çayköy (Şêb a Jer) mahallelerinin kırsal alanında 17 Aralık’ta sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, yasak sonrası bölgede çatışma yaşanmıştı. Çatışmaların ardından 20 Aralık’ta köylülerin iddiasına göre, yüzü kapalı birinin göstermesi üzerine köyde 6, Derik merkezde ise 2 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 8 kişi, 24 Aralık’ta çıkarıldıkları mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Serbest bırakılan köylülerin 4 gün boyunca tutuldukları Mardin İl Jandarma Komutanlığı’nda “mülakat” adı altında yapılan görüşme sırasında işkenceye maruz kaldıkları, götürüldükleri hastanede de işkencenin üstünün doktor raporlarıyla örtülmeye çalışıldığı ortaya çıktı.
SOPAYLA DARP EDİLDİLER
Köylülerin anlatımlarına göre, Jandarma Karakolu’ndayken 20 Aralık günü kolluk görevlileri kendileri ile “mülakat” adı altında görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşme sırasında köylülerden zorla ifade alınmaya çalışılırken, kolluk görevlilerinin sordukları sorulara dair bilgileri olmadığını belirten köylüler tehdit edildi. Köylüler, kendilerine “Haydar’ı tanıyor musunuz?” denilerek tehdit edildiklerini, sessiz kalmaları üzerine kolluk görevlilerinin “Haydar” ismini verdikleri beyzbol sopasından bahsedildiğini anladıklarını ve o sopayla darp edildiklerini belirtti.
MUAYENE GÖZALTI ARACINDA YAPILDI
Köylüler, sopayla ellerine ve vücutlarının çeşitli yerlerine vurulmasının yanı sıra tekme ve yumruklarla da eklem bölgelerinin darp edildiğini anlattı. Götürüldükleri hastanede de kendilerinin gözaltı aracından indirilmeden gelen bir doktorun “Darp var mı?” diye sorarak gittiğini belirten köylüler, yanlarında jandarmaların olması nedeniyle darp olduğunu anlatamadıklarını söyledi.
ÖNCE YOK SONRA VAR!
Köylüler, ancak avukatlarının müdahalesiyle darp raporu alabilirken, verilen darp raporlarında da usulsüzlük yapıldığı belgelere yansıdı. Hastane raporlarına göre, gözaltına alındıktan sonra 21 Aralık’ta götürüldükleri hastane kontrolünde “Darp ve cebir izine rastlanmadı” şeklinde rapor düzenleyen doktor, 22 Aralık’ta ise “Her iki avuç içi zon 3’ten 5’e kadar ekimoz yeşil mavi tonda olup, minimum 5-6 gün önce travma öyküsüne sekonder olabileceği tespit edilmiştir” şeklinde rapor düzenledi. 23 Aralık’ta ise, yine rapora 22 Aralık’taki ifadeler olduğu gibi geçirildi.
Köylüler serbest bırakılmalarının ardından Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Şubesi’ne giderek, tıbbi yardım alıp avukatları aracılığıyla Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
AVUKAT ERDEM: TELEFONUMUZ ALINMAK İSTENDİ
Köylülerin avukatlarından Kemal Erdem, “Müvekkillerimiz gözaltı süresi boyunca hakaret, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmışlardır. Müvekkillerimiz ‘Helanın yanındaki oda’ diye tabir edilen ifade odasında fiziksel şiddete maruz kalmışlardır. Müvekkillerimizi sadece savcılık ifadesi alınmıştır. Kollukta alınması gereken ifadeye avukat eşlik etmesi gerekirken, bu yapılmamış. Daha çok mülakat işlemi yapılmak istenmiştir. Müvekkiller beyzbol sopasıyla darp edilmişlerdir. Ellerine özellikle vurulmuştur” diye konuştu.
24 saatlik avukat kısıtlılığının ardından müvekkilleriyle görüşmeye gittiklerinde kolluk görevlilerinin savcılığın talimatının “telefonların bırakılması ve görüşme odasına telefonsuz girilmesi” yönünde olduğunu aktaran Erdem, tartışma sonrası telefonlarıyla görüşmeye girebildiklerini, ancak bu defa da “herhangi bir video ve fotoğrafın çekilmemesi yönünde savcının talimatının olduğunun” kendilerine söylendiğini belirtti. Erdem, uygulamanın işkenceyi gizleme çabası olduğunu ifade etti.
AVUKAT KURT: İŞKENCE SİSTEMATİK
Köylülerin avukatı Soner Kurt da, müvekkillerinin darp edildiği sopaya bir isim verilmesinin işkencenin sistematik olduğunu gösterdiğini belirterek, “İlk gün müvekkillerimize gözaltı işlemi yapıldığında Mardin Devlet Hastanesi’nde sağlık raporu alınmış ve darp cebir izine rastlanmadı raporu verilmiş. Yani bu müvekkil gözaltına sağlam bir şekilde girmiş. Daha sonraki günlerde alınan sağlık raporunda her iki avuç içerisinde bir ekimoz mevcut olduğu dile getirilmiş ve minimum 5-6 gün ait olduğu dile getirilmiş. Diğer günlerde de yine aynı şekilde rapor verilmiş. Şimdi müvekkil gözaltı işlemine girmiş ise ve daha sonraki günlerde darp cebir izine rastlanmışsa bu cebrin ve darbın gözaltı süresince oluştuğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Yaptıkları suç duyurusunda Mardin Devlet Hastanesi’nin, Mardin Adliyesi’nin ve Mardin İl Jandarma Komutanlığı’nın kamera kayıtlarını istediklerini belirten Kurt, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) gereğince etkili bir soruşturma yürütüldüğünde işkencenin delilleri ile ispat edileceği kanaatinde olduklarını dile getirdi. “Sopayla vurmanın yanında sağ ve sol böbreklerine yumruk atılmış. Bacaklarına vurulmuş sopayla” diyen Kurt, müvekkillerinin yaşadıkları süreç nedeniyle hassasiyetlerinin olduğunu vurguladı.