Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na (TİHV) başvurular da işkencenin nerelerde, nasıl uygulandığını görmek için önemli veriler sunuyor.
Geçtiğimiz 2017 yılında TİHV’e 616 kişi başvurmuşdu. Başvuruların yarıya yakını (%48) emniyet müdürlükleri, 55’i ise (%10) polis karakolu gibi resmi gözaltı merkezlerinde işkence gördüklerini aktarırken, her 3 kişiden biri (%30) aynı zamanda güvenlik güçlerinin araçlarında işkence tanımlıyordu. Ayrıca yine yarıya yakın başvurucu (%40) açık alan ve gösteri sırasında işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını belirtiyordu. Elbette bu rakamlar yalnız TİHV’e başvuranları kapsıyor. İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) yapılan başvuru ve araştırmalar ise 2017 yılında gözaltında, gözaltı yerleri dışında, cezaevlerinde, korucular tarafından, toplumsal gösterilerde ve özel güvenlik görevlileri tarafından işkence gördüğünü belirten 133’ü çocuk olmak üzere 5268 kişinin işkence gördüğünü belirleyebilmiştir. Hem TİHV’e, hem de İHD’ye yapılan başvuruların sınırlı olduğunu, işkence gördüklerini dile getirdiklerinde daha fazla sorun yaşayabileceklerinden kaygı duyan pek çok insanın sessiz kalmayı yeğlediğini, bir kısım insanın ise farklı görüş ve inançlar nedeniyle başvurmadıklarını düşündüğümüzde bu rakamlar çok daha ciddi bir hak ihlalleri tablosunu önümüze çıkarmaktadır.
Şebnem Korur FİNCANCI