Antalya’da, 6 yıl önce, 3 polisi vuran şizofreni hastası Çağrı Danışman’ın yakalandıktan sonra işkence yapılarak öldürüldüğü iddiasıyla 22 polis hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi. Duruşmada, Danışman’ın öldürülmeden önce elinde silah bulunmadığını gösteren 4 numaralı CD’nin kaybolduğu iddia edildi!
Antalya’nın Muratpaşa ilçesi Turgut Reis Caddesi’nde, 4 Ekim 2012 günü akşam saatlerinde, şüpheli bir kişinin dolaştığı ihbar edildi.
Bildirilen adrese giden motorize Yunus ekibine, şizofreni hastası Çağrı Danışman tarafından ateş açıldı. Polis memuru Mehmet Çolak yaşamını yitirirken, meslektaşı Fatih Dinç ise devrilen motosikletin altında kaldı. Otomobille kaçan Danışman, Emniyet’in iddiasına göre cezaevi kavşağında barikat kuran polis memurlarına da ateş açtı, Abdullah Bülbül ve Mustafa Kılınç hayatını kaybetti. Fatih Mahallesi’nde vurularak yakalanan Danışman, sağlık görevlilerince ambulansla hastaneye götürülürken, yolda yaşamını yitirdi. Çağrı Danışman’ın ailesi, oğullarının yakalandıktan sonra dövülüp, işkence yapılarak, öldürüldüğünü belirterek, şikâyetçi oldu. Şikayet üzerine operasyona katılan 22 polis hakkında, ‘kasten öldürme’ ve ‘kendini savunamayacak kişiye işkence yapma’ suçlarından dava açıldı.
Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanıkların avukatları ile müşteki Melek Danışman ve avukatı Münip Ermiş katıldı. Avukat Ermiş, 4 numaralı CD’de müvekkilinin oğlunun elinde silah bulunmadığına dair görüntüler olduğuna dikkat çekerek, “Maalesef bu CD kayıp. Bulunmasını istiyoruz” dedi.
Mahkeme heyeti, duruşmayı karara bağlamak üzere erteledi.
ANNE: TÜFEK ARABADA
Çağrı Danışman’ın annesi Melek Danışman, adliye çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulundu. Oğlunun ilk olayın meydana geldiği yerde polislerle bilinmeyen nedenle tartıştığını ve 1 polisin öldüğünü belirten Melek Danışman, “İkinci olayın meydana geldiği yerde oğlum arabadan fırsatını bulup yaralı bir şekilde kaçıyor. Tali yola girerken oradaki MOBESE kamerasının görüş açısına giriyor. Oradaki esnaftan bazıları oğlumun elinde 2 silah, bazıları da 1 silah olduğunu söylüyor. Polisin biri ise oğlumun elinde tüfek de olduğunu belirtiyor. Ancak olay yeri inceleme raporlarında tüfeğin arabada olduğu açıkça yazıyor. Yani tüfek 1 kez kullanılmış. Oğlum 2,5 saat mahalle arasında saklanıyor; ama o kadar çok kan kaybediyor ki saklandığı yer kan gölüne dönüyor” diye konuştu.
‘KEMİKLERİNİ KIRIYORLAR, 20 KİLOMETRE HIZLA HASTANEYE GÖTÜRÜYORLAR’
Oğlunun, tahminen, kan kaybından öleceğini anladığı anda bulunduğu yerden çıkıp, sokak arasına girdiğini kaydeden Danışman, “Yukarıda helikopter, sokaklarda 300’e yakın polis gören oğlum bu kez bir bahçeye girip saklanıyor. Ancak vücudundan damlayan kandan dolayı izini buluyorlar. O da bahçeden kaçarken polisler ateş ediyor. Olay yerinde 28 boş kovan buluyorlar. Çocuğu orada linç ediyorlar. Burnunu, çenesini, alnını, omzunu, kolunu, dişlerini kırıyorlar. Alt üst damağını patlatıyorlar sonrasında üstünde bir sürü polis bekliyor. Sağlık ekipleri geliyor ve oğlumu ambulansa alıyor. Ambulansa bir de polis biniyor. 20 kilometre hızla hastaneye getiriyorlar. Bizde takometreler var sonra da ‘Yolda öldü’ diyorlar” dedi.
ANNE: İŞKENCEDEN BAHSETMİYORLAR
Polislerin, çatışmaya girip, vurmak zorunda kaldıkları yönünde açıklamaları olduğunu hatırlatan Melek Danışman, şunları kaydetti: “İşkenceden hiç bahsetmiyorlar. Peki bu çocuğun kemiklerini ben mi kırdım? Ya da vatandaşlar mı kırdı? Güya çocuğum 2 polisin silahını almış; ama o bahsedilen silahların üzerinde de balistik raporlarına göre oğlumun parmak izi çıkmadı. O boş kovanlar da o silahlardan atılmamış. Hepsi onun başında bekleyen polislere ait çıktı. O MOBESE görüntüsü çok önemli; ama görüntüler maalesef adliyede kayboldu. Çünkü oğlumun ellerinde silah olmadığı bu görüntülerde net olarak görülüyor. Bu CD’de tüm iddiaları çürütecek görüntüler vardı. Bizim tam sonuca ulaşacağımız anda 20 CD’nin içinden bu görüntüleri yok ettiler. Çocuğumun suçsuzluğunu, ‘Bizimle çatışmaya girdi’ demelerini net ortaya koyan, bu 4 numaralı CD’deki görüntülerdi.”