Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildirinin imzacısı olması nedeniyle 2 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine ilişkin yapılan basın toplantısında kurumlar Fincancı’ya desteğini ifade etti ve hapis cezasının gerçek nedeninin işkencenin belgelenmesine ilişkin yürüttüğü faaliyetler olduğu vurgulandı.
Konuşmada söz alan Fincancı, hapis cezalarının kendileri için birer madalya olduğunu ifade etti.
Barış İçin Akademisyenler’in ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildirisine imza attığı için 2 yıl 6 ay hapis cezası verilen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya destek için açıklama yapıldı.
Saat 13.00’te İstanbul Tabip Odası’nda başlayan basın toplantısında konuşan insan hakları, meslek ve sivil toplum örgütleri Fincancı’ya verilen cezanın asıl nedeninin işkenceyi belgeleme konusundaki çalışmaları olduğunu vurguladı.
Toplantıda konuşan Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’nden Murat Çelikkan, saldırıların insan hakları savunucularına sıçradığını, sesi kesilmek istenenin Türkiye insan hakları hareketi olduğunu belirtti. Uluslararası Af Örgütü adına konuşan Ruhat Sena Akşener baskılara rağmen insan hakları ihlallerini ortaya çıkarmaya devam edeceklerini belirtti. Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) adına konuşan Av. Rengin Ergül akademisyenlerin barış talep ettikleri için cezalandırıldıklarını belirterek mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Özgürlükçü Hukukçular Platformu’ndan (ÖHP) Av. Veysi Eski, cezalandırmanın temelde Cizre raporu nedenli olduğunu, Cizre’de bodrumlarda gerçekleşen katliamların unutturulmak istendiğini belirtti. Bugün 12 Eylül döneminin düşman hukukunun dahi aşıldığını söyleyen eski mahkemelerin muhalif kesimleri kovuşturma merkezleri olduğuna dikkat çekti.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) adına konuşan Av. Gökmen Yeşil, dün Kadıköy’de işkenceyle gözaltına alınan liselilere değinerek özellikle son 3 yıldır her yerde artan işkence için “işkencenin etkin bir soruşturma yöntemi olarak kullanıldığına” dikkat çekti. Fincancı şahsında insan hakları savunucularının cezalandırılmasını doğru bulmamakla birlikte nedenini anlayabildiklerini belirtti. Nedenin, işkencenin belgelenmesi olduğunu vurgulayan Yeşil “Bu ülkede işkence var ve bu işkence olayları tüm dünyaya duyurulacak. Her ne kadar Terörle Mücadele Yasası anayasa yerine geçmiş olsa da işkenceciler bir gün mahkum olacak” dedi.
Konuşmaların ardından İTO Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip basın açıklamasını okudu. 9 yıldır Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanlığı’nı yürütmekte olan ve uluslararası çapta çalışmalar yapan Fincancı’nın “terör örgütü propagandası yaptığı” gerekçesiyle İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl 6 ay hapis ile cezalandırıldığı hatırlatılan açıklamada, Fincancı’nın bildirinin imzacısı 2 bin 212 akademisyenden yalnızca biri olduğu belirtildi. O günden bu yana ağır baskı ve tehditlere maruz kalan, “vatan haini” ilan edilen akademisyenlerden 59’u için 1 yıl 3 ay, üçü için 1 yıl 6 ay, biri için 2 yıl 3 ay, biri için de 2 yıl 6 ay hapis cezası verildiği söylenen açıklamada “Tüm yaşamını bilime, öğrencilerine, ülkemizde ve dünyada işkencenin önlenmesi ve insan hakları ihlallerinin son bulmasına adayan başkanımız Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya verilen bu ceza sadece düşünce ve ifade özgürlüğünün ağır bir ihlali değil aynı zamanda kaygı verici bir şekilde insan hakları savunuculuğuna yönelik büyük bir saldırıdır” denildi.
“Cezaya gerekçe insan hakları savunuculuğu faaliyetleridir”
Prof. Dr. Gençay Gürsoy’dan sonra Fincancı’ya bugüne kadar görülen akademisyenlerin davaları içinde en yüksek ceza verildiği belirtilen açıklamada “Bunun gerekçesi ise mahkemenin hükmünde de ifade olunduğu gibi, imza attığı bildirinin yanı sıra ağır insan haklarına ihlallerine ilişkin olarak basına verdiği röportajlar ve hazırladığı raporlar, yani aslında ısrarla sürdürmüş olduğu insan hakları savunuculuğu faaliyetleridir” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın imzacısı kurumlar şöyle: Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İstanbul Tabip Odası, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum, Çağdaş Hukukçular Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İnsan Hakları Derneği, Özgürlükçü Hukukçular Platformu, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı, Uluslararası Af Örgütü.