İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan, Meclisten geçen infaz düzenlemesiyle ilgili çok çarpıcı analizler yaptı. Kazan’a göre düzenlemenin koronayla hiçbir alakası yok.
AKP ve MHP oylarıyla Meclisten geçen “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna” yönelik tepkiler devam ediyor.
Siyasi tutuklu ve hükümlülerinin kapsam dışında tutulup, adli tutukluların cezaevlerinden salıverildiği infaz kanunu İstanbul Barosu eski Başkanı Avukat Turgut Kazan değerlendirdi.
DÜZENLEME SALGIN NEDENİYLE YAPILMADI
Düzenlemenin salgın nedeniyle yapıldığına inanmadığını dile getiren Av. Kazan, amacın öyle olması halinde cezaevlerinin çok daha kolay bir şekilde boşaltılabileceğini ifade etti. Şayet amaç bu olsaydı uzlaşma ile sorunun üç, dört madde üzerinden çok daha kolay bir şekilde çözülebileceğini söyleyen Kazan, “En kolay ve en adaletli çözüm ne olabilirdi? İşte cezaevlerinde tahliye edilecekler listesinin başına kronik rahatsızlığı olanlar yazılırdı. Sonra 60-65 yaş üstü olanlar ve çocuklu anneler yazılırdı” dedi.
80 BİN TUTUKLU ÇIKABİLİRDİ
Cezaevlerinde yaklaşık 80 bin tutuklunun bulunduğuna dikkat çeken Kazan, 45 bin kişinin henüz daha davasının açılmadığını, açılmışsa bile davasının sürdüğünü söyledi. Kazan, masumiyet karinesine göre düşünüldüğünde bu 45 bin kişinin adli kontrol şartıyla serbest bırakılabilmesi gerektiğini kaydetti. Geriye kalan 35 bin tutuklunun ise hükmünün verildiğini ama dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunu belirten Kazan, düzenlemeye onların da elektronik kelepçe ile evlerinde kalmalarına ilişkin bir madde yazılabileceğini dile getirdi.
Kazan, “Böylece 80 binin üstünde bir sayı cezaevinden çıkmış olurdu. Bu sayı siyasal iktidarın ya da Adalet Bakanı’nın düşündüğü sayıya yetişmiyorsa bunlara ekonomik suçlar, para cezasını ödemediği için cezaevine girenler falan eklenir ve bunlar hakkında ceza erteleme kararı verilirdi. Bunun için çok çabuk ve üç dört madde değişikliği ile yapılırdı ve doğru da olan buydu” diye konuştu.
BİR PLANIN PARÇASI
Fakat iktidarın amacının cezaevlerini boşaltmak olmadığı için 70 maddelik bir infaz değişikliği ile geldiklerini belirten Kazan, salgın nedeniyle Meclis’in de tatile girmesi gerektiğini ifade ederek, “Bu akıl işi değildir. Olsa olsa düşünülen planın bir parçasıdır” dedi.
İktidarın koronavirüsten yararlanarak yeni bir adım atmaya çalıştığını söyleyen Kazan, şöyle devam etti: “O adım nedir? Cezaevlerinde yer açıp bundan sonra ona muhalefet edenleri, görüş açıklayanları, eleştirenleri içeri almaktır. Niye böyle rahatlıkla, bu amaçla yaptıklarını söylüyorum. Çünkü infaz yasasının içinde hiç Türk Ceza Kanunu’nun 220’nci maddesindeki eğilimler için ceza arttırma gibi bir düzenleme yapılır mı? Yani siz örgütlü dediğiniz kişilerin cezalarını az buluyorsunuz. Onların cezalarını arttırıyorsunuz. İnfaz yasasından böyle bir değişiklik yapılır mı? Demek ki söylediğim gibi gazeteciyi, yazanı, eleştireni, konuşanı içeri alacak bir imkan yaratıyorsunuz. Gaspı, hırsızlığı, dolandırıcılığı, rüşveti, kaçakçılığı salıvereceksiniz ama tutuklular için bir düzenleme yapmayacaksınız. Salgın ortamında tutukluları içeride bırakmak olası kastla ölüme yol açmak ile eşdeğerdir.”
ADİL YARGILAMA HAKKI ÇİĞNENİYOR
Turgut Kaza, salgın nedeniyle tutukluların duruşmalarının yapılmaması üzerinde de durdu. Kazan, bu şekilde adil yargılama haklarının çiğnendiğini vurguladı. Hakimlerin de salgın nedeniyle korktuğunu ifade eden Kazan, “Bu nedenle kağıt üzerinde kişinin tutukluluğunun devamına karar veriyor. Siz Alaattin Çakıcı’yı bırakıyorsunuz ama tutukluların adil yargılanma hakkını bile çiğniyorsunuz. Bu nedenle bu düzenleme anayasaya aykırıdır” ifadelerini kullandı.
DÜŞMAN SAYILACAKLAR EZİLECEK
Düzenlemeyle açık cezaevlerinde kalan kişilerin serbest bırakılacağını, onların yerine kapalı cezaevlerinden başka kişilerin buralara götürüleceğini belirten Kazan, “Hiçbir tedbir almadan bunu nasıl yapacaksınız?” diye sordu. Düzenlemeyle yetkilerin Ceza İnfaz Kurumu’na bırakılmasını da eleştiren Kazan, şunları söyledi: “Burada suç ceza yargıçlığı gibi bir sistem yaratıyorlar. İnfaz yargıçlığı büyük bir tehlikedir. Yani infaz yargıçlığı yanlıştır demiyorum. Ama ülkemizde yargı bağımız olmadığı için, yargı siyasal iktidarın emrinde bir memuriyete dönüştüğü için suç ceza yargıçları bugün nasıl işliyorsa infaz yargıcı da öyle işleyecektir. Böylece içeride düşman sayılanlar ezilecektir”
‘DÜŞMANCA BİR YAKLAŞIM’
İktidarın kendisine düşman saydığı insanlar için özel yasal bir düzenleme yaptığının altını çizen Kazan, en son tutuklanan 6 gazeteci için gece yarısı getirilen kuralların da bunun açık bir göstergesi olduğunu belirtti. Bunun “yasaların genelliği” ilkesine ve Anayasaya aykırı olduğunu vurgulayan Kazan, bu nedenle iptal edilmesi gerektiğini söyledi. Kezzaplı saldırıya uğrayan Berfin Özek üzerinden gösterilen tepkiler üzerine iktidarın bu tür olaylardaki suçların cezasını değiştirdiğini hatırlatan Kazan, “İyi de bu 87’nci maddede neticesi ağırlaştırılmış suçlar var. Bu kezzap olayının uygulandığı madde en ağır madde değil ki. En hafif madde. Siz en ağırlarını bağışlayacaksınız, en hafifini tepki yaratıyor diye, toplumda göz boyayayım diye öyle yapacaksınız. Bütün bunlar apaçık düşmanca bir yaklaşımdır. Sevmediği kesime yönelik düşmanca bir yaklaşımdır. O nedenle bu düzenleme muhalifleri almak için cezaevlerinde yer açma operasyonu yapılmıştır” dedi.