Demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğü şampiyonluğu yapan ve insancıl bir göçmen politikası uygulamakla övünen İsveç, uzun yıllar tartışılacak ve tarihine kara bir leke olarak geçecek bir uygulamaya imza attı.
İsveç, 22 Nisan günü 5 aydır cezaevinde tuttuğu 22 yaşındaki Kürt genci Resul Özdemir’i, koronavirüsten dolayı Türkiye ve dünyanın başka ülkelerine uçuşlar olmamasına rağmen özel bir uçağa bindirerek Türkiye’ye gönderdi.
Göçmen Yüksek Mahkemesi’ne götürüleceğini söyleyerek Özdemir’i hücresinden çıkaran polisler, ellerini ve ayaklarını zincirleyerek ve kafasına bir çuval geçirerek zorla bir araca bindirdi. Havalimamına götürdükten sonra zorla ve şiddet uygulayarak İsveç devletinin kiraladığı özel uçağa bindirildi.
İSVEÇ, 3 MİLYON KRON TAZMİNAT ÖDEMEK ZORUNDA KALMIŞTI
Özdemir’in korsanca kaçırılışı 2001 yılında iki siyasi sığınmacının Mısır’a teslim edildiği skandalın bir başka versiyonu. İsveç polisi, her iki sığınmacının elleri ve ayaklarını zincirleyerek ve başlarına çuval geçirerek havalimanına götürmüş ve Amerika İstihbarat Teşkilatı (CIA) ajanlarına teslim etmişti. İsveç, Mısır’da işkencelerden geçirilen Ahmet Agiza’ya 3 milyon kron tazminat ödemeyi kabul etmişti.
Özdemir’in kaçırılışını ve MİT’e teslim edilişini İsveç’teki avukatı Abdullah Deveci ve Türkiye’deki avukatı Naim Akbulak’la konuştuk.
‘İŞKENCELER İSVEÇ’TEKİ TUTUKEVİNDE BAŞLADI’
Deveci, Resul Özdemir’e işkence ve kötü muamelelerin Stockholm’de tutukevinde başladığını belirtti, Türkiye’ye teslim edilmesinden birkaç gün önce her gece bir saat arayla uyandırıldığını ve uyumasına izin verilmediğini söyledi.
AVUKATINA İŞKENCEYİ ANLATTI
Özdemir, Türkiye’deki avukatı Naim Akbulak’a Türkiye’ye ulaşana kadar elleri ve ayaklarının zincirli olduğunu ve başına çuval geçirildiğini ve hareket edememesi için boynundan oturduğu koltuğa bağlandığını söyledi. Polislerin göğüs kafesine, karnına vurduklarını ve ayaklarını tekmelediklerini anlattı.
MİT AJANLARINDAN İŞKENCE
Uçakta biri kadın biri erkek İsveçce konuşan iki polisin yanı sıra İngilizce konuşan ve MİT mensubu olduğunu sandığı şahısların da bulunduğunu belirtti. Bu, MİT ile iş birliği yapan İsveç Güvenlik Polisi Säpo’nun Özdemir’i daha İsveç topraklarında iken İsveç yasaları ve uluslararası sözleşmelere aykırı bir biçimde başka ülkenin istihbarat servisine teslim ettiğini gösteriyor.
Akbuluk ile görüşen İsveç’teki Avukatı Abdullah Deveci, İsveç medyasına gönderdiği yazılı basın açıklamasında, Özdemir’e yapılan işkenceleri şu şekilde anlattı:
“Özdemir hemen MİT’e götürüldü. 6 saat ağır işkencelerden geçirildi. İşkence boğazına ve yüzüne cop darbeleriyle başladı. Suyla boğma işkencesi yapıldı. Sırtından, başından, kollarından ve gögsünden elektirik akımı verildi. Konuşma yeteneğini yitirmesine ve bayılmasına rağmen MİT ajanları işkence yapmayı sürdürdü.”
Akbulak, MİT’teki sorgusundan sonra Özdemir’in Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüğünü ve orada da polislerin hakaret ve işkencelerine uğradığını ancak elektrik işkencesi yapılmadığını söyledi.
‘İSVEÇ’TE HİÇ BİR MÜLTECİ GÜVENDE DEĞİL’
Görüşmede Özdemir’in vücudundaki işkence izlerini gördüğünü, cezaevine getirildiğinde Özdemir’in bunu görevlilere anlattığı halde kayıtlara geçirilmediğini ve kendisine sadece koronavirüsüne yakalanıp yakalanmadığının sorulduğunu söyledi.
İnsan haklarını savunmakla bilinen İsveç’in bir siyasi sığınmacıyı işkencenin olduğu bilinen Türkiye’ye teslim etmesinin uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirten Akbulak, “Özdemir’in Türkiye’ye teslimi İsveç’te yaşayan siyasi mülteciler ve sığınmacıların güvende olmadıklarını gösteriyor” dedi. İsveç’in bu tutumu teşhir ve mahkûm edilmediği takdirde Türkiye’ye sınır dışı etmelerin sürebileceği uyarısında bulundu.
UTANÇ VERİCİ SIĞINMACI POLİTİKASININ RESMİ
Deveci de Türk medyasına servis edilen fotoğrafların Özdemir’in işkencelerden geçirildiğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğunu belirterek, “İki Türk bayrağı arasında 22 yaşında elleri kelepçelenmiş Kürt gencinin resmi İsveç’in utanç verici sığınmacı politikasının resmidir” şeklinde konuştu.
Deveci, İsveç’in bir yandan insancıl bir sığınmacı politikası sürdürdüğünü söylerken, aynı zamanda Türkiye ve Afganistan gibi anti demokratik rejimlerle iş birliği yaparak sığınmacıları yoksulluk, işkence ve baskılara sürüklediğini söyledi. Konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağını ve İsveç’in mahkûm olacağına inandığını kaydetti.
40 ÖRGÜT, SINIR DIŞI EDİLMENİN DURDURULMASINI İSTEMİŞTİ
İsveç Demokratik Kürt Toplum Merkezi, Özdemir’in tutuklanmasından hemen sonra Türkiye’ye tesliminin durdurulması için ülke çapında bir kampanya başlatmıştı. 40 dernek ve kuruluş, İsveç Adalet ve Göçmen Bakanı ve Dışişleri Bakanına mektup yazarak Özdemir’in sınır dışı edilme kararının kaldırılmasını ve kendisine siyasi sığınma hakkı tanınmasını talep etmişti.
Ailesi ve Kürdistanlılar da Karstad kentinde Resul Özdemir’in serbest bırakılması ve iltica talebinin kabul edilmesi için gösteri yapmıştı.