Emniyet’te gördüğü çıplak işkencenin görüntüleri yayınlanan M.E.C.’nin yakalanmadığı kendisinin teslim olduğu ortaya çıktı. M.E.C yaşadığı dehşeti anlattı: “Boğulacak gibi olduğumda…”
Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, polis memuru Atakan Arslan’ın öldürülmesine ilişkin tutuklanan M.E.C.’nin emniyette gördüğü işkenceye dair hazırladığı raporu açıkladı. Komisyon üyelerine konuşan M.E.C., “Üstümdeki tüm kıyafetleri çıkarıp, çıplak elle ve copla işkence ediyorlardı. Boğulacak gibi olduğumda bırakıyorlardı” dedi.
AVUKATLAR 8 SAAT GÖRÜŞTÜRÜLMEDİ
Diyarbakır Barosu Adli Yardım binasındaki açıklamaya, hak savunucusu örgütlerin temsilcileri katıldı. Açıklamada konuşan Baro Başkanı Cihan Aydın, 31 Mayıs’ta avukatların M.E.C. ile yapmak istediği görüşmenin engellendiğini hatırlattı.
Önce M.E.C.’ye sağlık raporu alınacağı gerekçesiyle görüştürülmediğini belirten Aydın, “Şüphelinin avukatlarla görüşmek istemediği ve bu talebe ilişkin ellerinde şüpheli tarafından imzalanmış belge olduğu” ve görüşmenin herhangi bir hukuki dayanak olmaksızın engellenmeye devam edildiğini aktardı. Avukatların 8 saat boyunca M.E.C. ile görüştürülmediğine vurgu yapan Aydın, avukatların telefonlarını dışarıda bırakmak şartıyla görüştürüldüğünü kaydetti.
TESLİM OLDUM İŞKENCE BAŞLADI
Aydın, M.E.C.’nin avukatlara verdiği bilgileri şöyle paylaştı: “31 Mayıs’ta sabah saat 10.30 sularında teslim olmadan önce yaralanan kişinin ölüp ölmediğini, polis olup olmadığını bilmiyordum. Karakolda şahsın öldüğünü ve polis olduğunu öğrendim. Bağlar karakoluna teslim olduktan sonra 5 dakika içerisinde bir ekip geldi ve beni Oryıl’ın bitişiğinde bulunan karakola getirdiler. Bu süre zarfında teslim olmamdan itibaren her defasında darp ediyorlardı, işkence ediyorlardı. Hiç durmadılar. Oryıl’ın oradaki karakolda 5 dakika durmadan beni asayişe getirdiler. Bana en uzun süre işkence ve kötü muameleyi, Asayiş Şube Cinayet Büro Amirliği’ndeki koridorun sonunda bulunan sol odada gerçekleştirdiler. Beni, bahsini ettiğim odaya getirene kadar darp etmeye işkence etmeye devam ettiler. Herkes anneme, bacıma, aileme sinkaflı küfür ediyordu.
ŞUURUMU KAYBETTİM
Ben teslim olduğum zaman 4-5 saat ters kelepçeli bir şekilde kaldım. İşkence ettiklerinde ters kelepçeli bir şekilde etmeye devam ediyorlardı. Üstümdeki tüm kıyafetleri çıkarıp çıplak elle ve copla işkence ediyorlardı. Boğazımı sıkıp nefes almamı engelliyorlardı, boğulacak gibi olduğumda bırakıyorlardı. Bana işkence ettikleri vakit başımı eğip gözümü kapatmaya çalışıyorlardı. 1 Haziran öğleden önceye kadar şuurum yerinde değildi. Ben 31.05.2020 tarihinde ifade vermeden 15-20 dakika önce doktor beni bulunduğum yerde muayene etti. Muayene esnasında polislerden biri mevcuttu.”
DOKTORLAR POLİS GÖZETİMİNDE RAPOR YAZIYOR
M.E.C.’nin yakalanmasına ilişkin başlatılan operasyon kapsamında Şeyhmus ve Menice çiftinin uğradığı köpekli işkenceye de açıklamasında yer veren Aydın, “Ulusal ve uluslararası mevzuatta işkence suçu mutlak olarak yasaklanmıştır. Buna karşılık son olayda da görüldüğü üzere işkence yasağına aykırı davranılmıştır. Bu yasağa rağmen son dönemlerde Diyarbakır’da özellikle ilk yakalama anında polisin kapı çalmadan doğrudan kapıları kırarak konutlara girmesi yaygın bir idari pratik haline gelmiştir. Birçok olayda şüphelinin yanı sıra konutta kalan kişilere de işkence ve kötü muamelede bulunulduğu iddia edilmektedir” diye konuştu.
Bu tür olayları takip eden avukatların ve işkence mağdurlarının avukata erişimi engellendiğini dile getiren Aydın, rapora konu vakada da olduğu gibi bazı vakalarda muayeneler sağlık kuruluşu yerine kolluk biriminde ve polislerin refakatinde yapıldığı, bulguların gerçeğe uygun bir şekilde rapor edilemediğini ifade etti.
TESPİTLER ŞÖYLE SIRALANDI
İşkence Komisyonun yaptığı birebir görüşmeler, adli raporlar, ayrıntılı anlatımlar, gözlem ve incelemeler sonucu yaptığı tespitlerle, gözaltına alınan şüphelinin teslim olduğu andan itibaren sistematik bir şekilde işkence ve kötü muameleye maruz kaldığının doğrulandığı vurgulandı. Komisyon raporunda, şu tespitlerine yer verdi: “Şahısla yapılan görüşmede çekilen şahsa ait fotoğraflarda şahsın vücudunun çeşitli yerlerinde yoğun şekilde ekimozların olduğu görülmektedir. Şüpheli kendi iradesi ile kolluk birimine teslim olmasına karşın elleri arkadan bağlanarak yüzüstü yatırılıp görevli emniyet personelleri tarafından işkenceye maruz bırakılmıştır. Ters kelepçe işleminin yapıldığı basına yansıyan görüntülerle de sabittir. Alınan başvurulardan da görülmüştür ki M.E.C.’nin ikamet ettiği evin bulunduğu binadaki evlerin kapıları kırılarak polisler tarafından bina sakinlerine işkence yapılmıştır. Şüphelinin gözaltında kaldığı süre boyunca işkencenin yanı sıra hakarete uğradığı ve ağır bir psikolojik baskı altında bırakıldığı kanaatine ulaşılmıştır. Yapılan ev baskınlarında çocuğun yüksek yararı ilkesi çerçevesinde yaklaşılması gerekirken, korku ve panik yaratılarak eziyet ve kötü muamele eylemlerinde bulunulması, kolluk personelinin tutumu ve çocukların yaşananlara şahit olmaları nedeniyle çocuklar üzerinde travma yaratıldığı tespit edilmiştir.”
YETKİLİLER YANLIŞ BİLGİ PAYLAŞTI
Raporda, adli ve idari yetkililerin işkence iddialarına kayıtsız kaldığı, kamuoyuna yanlı ve yanlış bilgiler servis ettiği tespiti dikkati çekti.