Silivri Cezaevinde 14,5 ay hapis yatan genç avukat Enes Kabadayı, işkence yapan gardiyanların itiraflarını anlattı.

15 Temmuz’dan sonra Silivri Cezaevine gönderilen genç avukat Enes Kabadayı, aynı cezaevine bu sefer avukat kimliği ile gittiğinde yaşadıklarını sosyal medya hesabından paylaştı. X-Ray cihazından geçerken bir gardiyanın işkence itirafı karşısında şok olduğunu söyleyen Kabadayı o anı şöyle aktardı:

X-Ray’in olduğu yerde bir meslektaşı beklerken memurlardan biri yanıma yaklaştı.

“Hocam nasılsın?”

“İyiyim memur bey, siz nasılsınız?”

“Sağolun ben de iyiyim.”

“Hocam önceden tutukluydun, şimdi özgür olarak geldin, ne hissediyorsun? Nasıl tahliye oldun? (kısa bir sessizlik)

“Valla tutuklanmam da tahliyem de aynı derecede saçmaydı. O yüzden nasıl olduğunun önemi yok. Tahliye oldum diye aklanmış gibi görüp benimle konuşmayın. Ben zaten suçsuzdum! Buradaki insanları da suçlu gibi görüp konuşmamazlık yapmayın.”

“VATANSEVERLİK DUYGUSUYLA ŞEYYAPTIK”

Görevli memurun bir anda kendisine “Haklısınız” dediğini ifade eden Kabadayı, “Hocam, yalan yok, biz de ilk başta (15.07.2016’yı kast ediyor) gelenlere o zamanki vatanseverlik duygularıyla biraz şeyaptık (burada işkenceleri ucundan anlatıyor) ama aradan zaman geçince anladık bazı şeyleri’’ demesin mi? Şok oldum. Memur bey, bana öncesini sonrasını soruyorsun da sen bunun tam tersini yaşayacaksın anlaşılan. İşkence vatansever duygularla yapılınca ceza indirimi falan olmuyor. Ben tutuklandım, özgür geldim, sen özgürsün, ama yüksek ihtimalle bizimkinin tam tersine tutuklanıp da geleceksin.” Memur böyle bir cevap beklemiyordu tabi. Pişmanlığına acıyıp “olsun ya o kadarcık işkenceden bir şey olmaz’’ diyeceğimi falan düşündü herhalde.” diye yazdı.

Enes Kabadayı.

AVUKAT ENES KABADAYI’NIN O GÖRÜŞ GÜNÜNE DAİR İZLENİMLERİ VE DUYDUĞU İŞKENCE İTİRAFININ TAMAMI:

“Cezaevinden tahliye olduktan sonra aynı hapishaneye ilk kez avukat görüşüne gidecektim o gün; daha ilk gidişimde bir memurun işkence yaptığını itiraf edecek kadar pervasız olup bana anlatacaklarından habersiz bir şekilde… İyisiyle kötüsüyle geçen 14,5 aydan sonra müdürüyle ayrı, memuruyla ayrı birçok kavgamızdan dolayı cezaevindeki personelin neredeyse tamamı tanımıştı o süreç içerisinde. Tahliye olduğumu bilmeyen personel o gün avukat görüşü için gittiğimde sanki firar etmişim de geri gelmişim gibi bir şaşkınlıkla bakıyordu bana. Ne diyeceklerini bilememenin verdiği karışık duygularla bazısı ‘’geçmiş olsun’’ derken ..bazıları da ‘’yine mi bu lan?’’ bakışlarıyla karşılamıştı beni. Daha düne kadar ‘’şu tarafa geç, bu tarafa geç’’ diye posta koyanlar ‘’hocam buyrun, hocam lütfen’’ pozisyonuna geçmişlerdi. Şaşkındım açıkçası.

“10 KOĞUŞ ARKADAŞIMIN ADINI YAZDIRDIM”

Eski koğuş arkadaşlarımdan 10’a yakın kişiyi yazdırdım girişteki memura. Sonrasında X-Ray, göz taraması derken avukat görüş odasına vardım. Bu sefer masanın öbür tarafında değil, bu tarafındaydım. İçerideyken her avukat görüşüne geldiğimde avukatımın çıkıp gittiği kapının sonrasında nasıl bir dünya var diye merak ederdim hep.. Ve şimdi ben merak edilen taraftaydım. Tutsak olup, karşı taraftan buraya bir adım bile atamamanın çaresizliğini de biliyordum, o an özgür olarak oturduğum yerde, az sonra yanıma gelecek insanları oradan kurtaramamanın çaresizliğini de Aradan çok uzun zaman geçmemişti ama her gelenle sanki aylar, yıllar geçmiş gibi muhabbet ediyorduk. Dışarıdan haber alamamanın ne demek olduğunu bildiğimden oradaki insan neyi merak ediyorsa özellikle onları anlatmaya çalışıyordum bir anlık bile olsun iyi hissetsinler diye.

“O KORİDORADA UZUN UZUN BAKAKALIYORDUM”

Her gelen kişiyi gülerek karşılayıp kucaklarken, geri koğuşa gönderdiğim herkesin arkasından kafamı cama yaslayıp ‘’ne yaptı bu insanlar?’’ diye o koridora uzun uzun bakakalıyordum.. Cezaevinde kalıp da sonrasında görüşe giden birçok kişi anlar bu satırlardaki hisleri. Görüş listesindeki kişiler bitti ve ben sanki ‘’lan ne zaman çıkacağım belli olsa dururum 1-2 hafta daha’’ diye iç geçire geçire ayrıldım oradan. Ben öyle melül melül yürürken az sonra duyacaklarımdan habersiz şekilde dışarı doğru çıkıyordum.

“TAHLİYE OLDUM DİYE AKLANMIŞ GİBİ GÖRMEYİN, ZATEN SUÇSUZDUM”

X-Ray’in olduğu yerde bir meslektaşı beklerken memurlardan biri yanıma yaklaştı.  -Hocam nasılsın? +İyiyim memur bey, siz nasılsınız? -Sağolun ben de iyiyim.. ’HOCAM, ÖNCEDEN TUTUKLUYDUN, ŞİMDİ ÖZGÜR OLARAK GELDİN. NE HİSSEDİYORSUN? Nasıl tahliye oldun? (kısa bir sessizlik…) +Valla tutuklanmam da tahliyem de aynı derecede saçmaydı. O yüzden nasıl olduğunun önemi yok. “Tahliye oldum diye ”aklanmış” gibi görüp benimle konuşmayın. Ben zaten suçsuzdum! Buradaki insanları da suçlu gibi görüp konuşmamazlık yapmayın’’ (laf geçirmek için fırsat bu fırsat).

“VATANSEVERLİK DUYGUSUYLA ŞEYYAPTIK”

Memur bir anda “Haklısınız hocam, yalan yok, biz de ilk başta (15.07.2016’yı kast ediyor) gelenlere o zamanki vatanseverlik duygularıyla biraz şeyaptık (burada işkenceleri ucundan anlatıyor) ama aradan zaman geçince anladık bazı şeyleri’’ demesin mi? Şok oldum. Memur bey, bana öncesini sonrasını soruyorsun da sen bunun tam tersini yaşayacaksın anlaşılan. İşkence vatansever duygularla yapılınca ceza indirimi falan olmuyor. Ben tutuklandım, özgür geldim, sen özgürsün, ama yüksek ihtimalle bizimkinin tam tersine tutuklanıp da geleceksin.” Memur böyle bir cevap beklemiyordu tabi. Pişmanlığına acıyıp “olsun ya o kadarcık işkenceden bir şey olmaz’’ diyeceğimi falan düşündü herhalde.

“YUMUŞAK BAŞLILIĞIMIZI GÖRÜP UYSAL KOYUN ZANNEDİYORLAR

Yumuşak başlılığımızı görüp uysal koyun zannediyorlar; işledikleri suçları affedeceğiz diye düşünüyorlar. Gün gelecek, teşhise elverişli bütün bilgileri savcılıkla paylaşılacak, ama o gün her şikayetin boşa gittiği bugün değil. Daha ilk avukat görüşümde bizimle muhatap olan memurların (istisnalar hariç) ruh dünyasını gördüğümde o sözler günlerce aklımdan çıkmamıştı, halen çıkmıyor.

“HASTALIKLI BİR ZİHNİYET”

Vatanseverlik duygusuyla her türlü suçu işleyebileceğini ve bir yaptırımı olmayacağını düşünen hastalıklı bir zihniyet ile karşı karşıya olduğunu insanların anlaması lazım. Karşınızdakini tanımazsanız, neler yapabileceğini öngöremezseniz sonuçları çok acı olur, nitekim oluyor. Bu zihniyete dair tüm kalıntılar bu topraklardan silinene kadar insan hakları mücadelesi, iyi-kötü mücadelesi devam edecek. Ve eminim ki sonunda iyilik mutlaka kazanacak..