SAT Komandosu emekli albay ve İYİ Parti’nin kurucularından Ali Türkşen, 124 sosyal medya hesabını hedef göstererek fişleme listesi paylaştı. Bir süre sonra paylaşımlarını silen Türkşen, ‘Kontrol etmediğim, bana iletilen bir listeydi” diyerek özür diledi.

Artı Gerçek yazarı Ahmet Nesin, “15 Temmuz darbe girişimine karşı yapılan darbe gecesinin ilginç kişiliklerinden birisi de emekli albay Ali Türkşen’dir” diyerek, “Daha çok özür dileyeceksin Ali Türkşen” ifadesini kullandı.

Nesin, 15 Temmuz 2016 gecesinin, Türkiye’nin yaşadığı en ilginç darbelerden biri olduğunu söylüyor.

“Bir darbe girişimi vardır ama karşı taraf da hazırlanmış, o geceyi biliyor ve karşı darbe hazırlıklarını tamamlamış durumdadır. Çok net yazıyorum, şu an kurulu Erdoğan hükümeti bir darbe hükümetidir” diyen Nesin, darbe sonrası duruşmalarda Ali Türkşen’in adının geçtiğini belirtiyor.

Nesin, TSK’den ihraç edilen deniz binbaşı Tahsin İşlekel’e ait şu ifadeyi alıntılıyor:

‘Sabah 07:00 civarında Turhan albay içeriye girdi. Bana hitaben ‘arkadaşlar her şeyi itiraf edin, yoksa arkada bekleyen profesyonel bir ekip zayıf noktanızı tespit edip ya ağzınızı burnunu kırarak, veya ailenize zarar vererek sizi konuşturur’ dedi. Duyduklarım karşısında donup kaldım ve herhangi bir şey diyemedim. Arkadan o ekip içeri geldi. Bu ekipte emekli albay Ali Türkşen, emekli Binbaşı Erme Onat ve benim tanımadığım sert görünümlü sakallı sonradan ismini Bülent Kuru olarak öğrendiğim astsubay içeri girdiler. Nizamiye astsubayını diğer odaya aldılar. Hiçbir şey sormadan ekip bana vurmaya başladı. İlk girdiklerinde Ali Türkşen, önce bana vurdu sonra da diğerlerinden müsade isteyerek resmi kıyafetlerimin rütbelerini eliyle söktü. ‘Bu şekilde konuşmamız daha uygun’ dedi.

Emre Onat’, işkenceciler arasında anlatılıyor.

Bana hepsi vurduktan sonra bir boş kağıt verdiler. ‘5 dakika sonra geleceğiz, kimler vardı yazacaksın, dolmamış olursa aileni rahatsız ederiz’ dediler. Ben ne yazacağımı düşündüm. Ben o gün birlikte olan Özay Cödel Yüzbaşı, Murat Çetinkaya binbaşının isimlerini yazdım. Çünkü bölükte o gün onları görmüştüm. Ben askerlerle toplantıda iken kimlerin çıktığını görmediğim için kimsenin adını yazamadım. Dayak yemenin verdiği duygularla kağıdı da boş bırakmama gayretiyle o gün nöbetçi olan personel kim ise hepsinin ismini yazdım. 4-5 kişi oldu.

Ali Türkşen albay bu kez elinde bıçakla geldi. Erme Onat’ın da elinde bıçak vardı.

Erme bıçağı boynuma dayadı. Ali ise elimi bıçakla kanattı. Ben boynumdaki bıçağa müdahale etmeye çalıştım. Ne yapabilirsin ki diye bana cevap verdiler. Kağıdın dolmadığından bahisle bana kızdılar. Birkaç tur daha bu şekilde girip çıktılar.

Turdan sonra emekli olduğunu düşündüğüm kıvırcık saçlı bir astsubay ile Ali Türkşen içeri girdi. Masada oturduğum yerden beni çağırdı. ‘Odanın ortasında çök’ dedi. Astsubay beni ellerimden ve ayaklarımdan bağladı. Ellerimi ve ayaklarımı birbirine bağladı. Ellerim ayaklarım arkadan bağlı domuz bağı beni yüz üstü yere yatırdılar.

Bacağınızı oynattığınızda kolunuz, kolunuzu oynattığınızda bacağınız acıyacak şekilde bağladılar. Suratım yerdeydi. ‘Tuvalete de gidemez. Altına yapsın’ dediler.

Saat başı beni kontrol ederek Cumartesi sabah saat 08:00 civarında bağladılar. Gece 24:00 civarında çözdüler tuvalete gidip geldim. Tuvalete gidip geldikten sonra tekrar bağladılar. Turhan albay benim halime acıdı. ‘Elleriyle ayaklarının arasındaki bağı çözerek sandalyeye oturt’ diye kıvırcık astsubaya söyledi.

Saat başı gündüz kontrollerde bana geldiklerinde benim ‘F…’cü olduğuma dair itirafta bulunmamı istediler. Ben de kabul etmedim. Kabul etmeyince tekme ve yumruk yiyordum. Canım çok yandığı için belli bir süre sonra ‘ne diyorsanız o olsun’ dedim.

Gece 01:00 ile 07:00 arasında sandalyede bağlı kaldım. Sadece bir bardak su verdiler. Bir dilim de kuru ekmek verdiler. Suya ilaç koyduklarını söyleyip, iyi uykular dediler. 17 Temmuz sabahı saat 07_00’de gözlerimizi ve ağzımızı bağladılar. Kafamızı duvarlara vurarak nizamiyeye götürdüler. Orada savcının gelmesini beklediklerini söylediler. 2 saat kadar orada bekledik. Nizamiyeye polis geldi. Gözlerimi açtılar. Beykoz ilçe emniyet müdürlüğüne götürdüler. Burada da özel harekat polisinin dayağına maruz kaldık. Oradan Vatan nezaretine götürdüler. Bir süre de orada nezarette kaldım. 2-3 gün sonra Çağlayan Adliyesine sevk edildim. Tutuklandım…”
Nesin, bu ifadeyi aktardıktan sonra Ali Türkşen’in paylaştığı fişleme listesini daha sonra silerek özür dilediğine atıf yapıyor ve ekliyor:

“Daha çok özür dileyeceksin Ali Türkşen, emekli olmana karşın o gece nasıl askeriyeye girdiğinden yargılandığında da söylenen işkencelerden dolayı da özür dileyeceksin. Bir sonraki yazımda da Ali Türkşen’in askeriyeye nasıl kaçak girdiğini ve hangi botu kullandığını yazacağım. Komandodan gazeteci olmaya çalışırsan böyle eline yüzüne bulaştırır rezil olursun ve sonunda ‘Bana iletilen bir listeydi’ der ve hepsini geri çekersin.”