Asrın Hukuk Bürosu avukatları, İnsan Hakları Derneği, Özgürlük için Hukukçular Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı ortak bir basın açıklamasıyla Öcalan görüşmesi hakkında bilgi verdi.

Asrın Hukuk Bürosu avukatları, İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ortak bir basın açıklaması düzenleyerek Öcalan’la gerçekleşen son görüşmeleri ve tecrite ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rezan Sarıca’nın 7 Ağustos 2019 tarihinde gerçekleştirdikleri görüşme sonrası gelişmeleri değerlendirdiği basın açıklamasına Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve ÖHD Eş Genel Başkanı Ayşe Acinikli katıldı.

Avukat Rezan Sarıca, tecridin kaldırılması talebiyle Leyla Güven’in başlattığı 200 gün süren açlık grevini hatırlattığı konuşmasında Öcalan’ın açıklamalarına yer vererek şöyle konuştu: “Bugünkü sorunların bu birlikteliği bozan anlayıştan kaynaklandığını ve de tarihsel hakikate zıt, riyakar bir tarih yaratıldığını ifade ediyordu. ‘Ortadoğu’da yaşananlarla benim 21 yıldır burada tutulmam birbiri ile bağlantılıdır’ diyordu. Demokratik Cumhuriyet, ortak vatan ile halkların birlikteliğine dayalı demokratik bir Ortadoğu. Ağustos ayında yaptığımız son görüşmede de Sayın Öcalan, ‘Bir haftada çatışma ihtimalini ortadan kaldırabileceğine, kendine güvendiğine, devlet aklının da gereğini yapması’ gerektiğine dair açıklamalarını kamuoyu ile paylaşmıştık. Demokratik sivil, insan hakları kurumlarını, İmralı Tecridine karşı demokrasi ve insan hakları mücadelesini vermeye kamuoyunu da duyarlılığa davet ediyoruz.”

“Tecrit işkence kapsamında değerlendirilmeli”

Ardından söz alan THİV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, tecrit uygulamasının işkence olarak değerlendirmesi gerektiğini belirterek Danimarka’ya yapılan bir araştırmanın sonuçlarının tecridin işkence olduğunu teyitlediğini ifade etti. Prof. Dr. Fincancı; “Biz bulunduğumuz yerde de tecridi yaşıyoruz. Verilere ulaşmakta sorun yaşıyoruz. Danimarka’da yapılan çalışma çok önemli bir çalışma. Doğrudan veriler üzerinde ve anlamlılık hesapları yapılarak çalışma yapılmış. Danimarka’da tecrit tabi ki üç gün ve dört yedi gün arasında yapılıyor. Aslında Mandela kurallarına göre tecrit yasaklanmış. Ama ona rağmen bir haftaya kadar tecrit uygulandığını böylece görmüş olduk. Bu kadar kısa süreli bir tecrit uygulanmasına rağmen kişilerin cezaevinden çıktıktan sonra önümüzdeki beş yıl içinde ölüm oranları cezaevinde hiç kalmayan insanlara oranla anlamlı oranda çok daha yüksek düzeye ulaşmış. Tecrit koşulları işkence kapsamında değerlendirilmelidir. Ve bir an önce kaldırılması gerekiyor. İnsanların doğal ortamlarda bulunması gerekiyor” diye konuştu.

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise kanunların tecride izin vermediğini ve çok kesin olduğunu belirterek; “Her ülke kanunlarına uymalıdır. Kişiye özel uygulama menfidir” dedi. Türkdoğan konuşmasını; “Bu sene 15 Ocak’ta Adalet Bakanlığı ile tekrar görüştük. Sadece hapishanelerde değil İmralı hapishanelerinde tecridin kaldırılması için talebimizi dile getirdik. İnsan hakları savunucuları olarak bizler yeni bir barış sürecine ihtiyaç olduğunu söylüyoruz. En kötü günlerde bile mutlaka barış taleplerinin dillendirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Türkiye’nin yeniden bir barış sürecine ihtiyaç olduğunu, kötüleşen bir tablonun daha fazla kötüleşmemesi için tekrar tekrar söylemek istiyoruz. Barışa giden yolun Abdullah Öcalan’dan geçtiğini tekrar söylemek istiyoruz. Bütün dünya örneklerinde görülmüştür ki çalışmaların devam ettiği süreçlerde yeni barış süreçlerini inşa etmek gerekiyor ki demokrasiye gidelim. Özellikle Meclis’te bulunan grupların bu sorunla ilgilenmesi, bu ülkeye demokrasi gelecekse bunun yolunun yeni barış sürecinin örülmesinden geçtiğini söylüyoruz” sözleriyle tamamladı.

“Sayın Öcalan’ın özgür bırakılması gerekiyor”

HDP Milletvekili ve DTK Eş Başkanı Leyla Güven ise açlık grevini hatırlatarak hayatını kaybedenlerin isimlerini okudu. Ardından şöyle konuştu: “Bu süreçte 9 arkadaşımız yaşamına son verdi. ‘Bizi yokluktan var eden bir liderdir’ dediler. Onun için gencecik bedenlerini bu uğurda feda ettiler. Bizim siyaseten de sorumluluklarımız var. Şu anda tecridin kalkması kuşkusuz önemlidir. Açlık grevi eylemi sırasında gelip bizi ziyaret eden değerli insanlar vardı. Bize ‘Açlık grevini bırakın siz ölmeyin biz tecridin kaldırılması için başka yöntemlerle mücadele ederek kaldırırız’ dediler. Biz bugün onlara sesleniyoruz; gelin tecridi birlikte kaldıralım. Tecrit hala devam ediyor. Sayın Öcalan’ın özgür bırakılması gerekiyor. Ortadoğu’nun barışı için, ahlaki, politik bir toplum için Sayın Öcalan özgür olmalıdır. Kimse tecrit konusunda kendisini yanıltmasın. Bütün toplum tecrit altında. Dolayısıyla tecrit kaldırılırsa bütün toplum rahat bir nefes alacak.”

Ortadoğu’daki gelişmelere ilişkin bir soru üzerine Leyla Güven; “Öcalan’ın Türkiye’nin hassasiyetleri gözetilmeli çağrısı Rojova’da karşılık buldu, dikkate alındı. İşbirliğine hazırlar” yanıtını verdi.