Kadın örgütleri, Bakırköy Kadın Hapishanesi’nde kadın tutsaklara işkence yapılması ve Esin Kavruk’tan DNA örneği alınmasını protesto etti. HDP Milletvekili Beştaş, hakim ve savcıların suç işlediğini belirtti, Adalet Bakanlığı’nın da sessiz kalması durumunda suç ortak olacağını kaydetti.

Kadın Örgütleri, Bakırköy Kapalı Kadın Hapishanesi’nde geçen hafta B6 koğuşunun basılarak tutsakların darp edilmesi ve Esin Kavruk’tan zorla DNA alınmasına ilişkin hapishane önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ile Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Deniz Aktaş da katıldı.

Hapishaneye giden yolları tutan polis, gazetecilere ve eyleme gelenlere GBT yaptı.

‘ŞİDDETİN YENİ ADRESİ BAKIRKÖY HAPİSHANESİ’
Açıklama yapan Nurten Karahancı, 25 Kasım’ın hemen ardından kadınlara dönük yeni bir saldırıyla karşı karşıya kaldıklarına işaret ederek, “Erkek egemen devlet politikasının yeni şiddet adresi Bakırköy Hapishanesi oldu” dedi.

Sosyal medyada savaş karşıtı paylaşım yaptığı için tutuklanan Esin Kavruk’tan DNA örneği alınacağı gerekçesiyle yeniden gözaltına alınmak istendiğini aktaran Karahancı, yürütülen soruşturmayla alakası olmadığı halde beden ve vücut örneklerinin alınması yönünde Sulh Ceza Hakimliği’nin karar aldığını kaydetti.

‘TUTSAKLAR DARP EDİLEREK HÜCRELERE GÖTÜRÜLMÜŞTÜR’
Karahancı, Kavruk’un da sağlıkçı olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Kavruk’tan rızası olmamasına rağmen DNA örneği alınması için B-6 koğuşuna çok sayıda robocop kıyafetli infaz koruma memurlarıyla baskın yapılmıştır. Kavruk’tan zorla DNA örneği alınması uygulamasına itiraz eden diğer tüm tutsaklara işkence yapılmıştır. 16 kadın tutsak darp edilerek koğuştan çıkarılmış ve hücrelere götürülmüştür. Bu sırada Kavruk’tan işkenceyle polisler tarafından DNA alınmış, bu işkence adli tıp birimi tarafından da belgelenmiştir. Arama adı altında B-6 koğuşu talan edilmiş, tutsaklara ait dava dosyaları, kitaplar, mektuplar ve pek çok eşyaya da el konulmuştur.”

‘KARARI VERENLER İŞKENCENİN FAİLİ KONUMUNDADIR’
Saldırı sırasında tutsakların vajina ve bellerine özellikle tekme atıldığını kaydeden Karahancı, “Kararı veren hakim, bu kararı uygulama adına tutsaklara cinsel işkenceye bizzat eşlik eden hapishane müdürleri ve infaz koruma memurları bu işkence suçunun faili konumundadırlar. Politik kadınların bu haksız uygulamaya karşı direnişlerini sahipleniyoruz'” cümlelerini kullandı.

Karahancı, devletin kadınlara dönük cinsel işkence yöntemini bir kez daha teşhir ettiklerini vurgulayarak tüm kadınları saldırılara karşı duyarlı olma çağrısına bulundu.

‘ADALET BAKANLIĞI SESSİZ KALIRSA SUÇA ORTAK OLACAKTIR’
Açıklamadan sonra söz alan HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş, iktidarın kadına yönelik şiddeti meşrulaştırdığını söyledi ve kadınların Bakırköy Hapishanesi’nde yaşanan işkenceye asla sessiz kalmayacağını vurguladı.

Ankara’ya seslenen Beştaş, işkence talimatını kim verdiyse haklarında soruşturma başlatılması gerektiğini belirterek, “Hakim ve savcı suç işlemiştir. Adalet Bakanlığı sessiz kalırsa bu suça ortak olacaktır. Biz kadınlar işkenceye ve şiddete karşı isyanımızı büyüteceğiz” dedi.

‘YAŞAM HAKKI HER ZAMAN DEVLET ELİYLE TEHDİT ALTINDA’
HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ise, “Yine bir Bakırköy klasiği ile karşı karşıyayız” diyerek açlık grevi zamanında yaşanan antidemokratik uygulamaların hala devam ettiğinin altını çizdi.

Türkiye’de yaşam hakkının her zaman devlet eliyle tehdit altında olduğuna dikkat çeken Koçyiğit, “AKP, hukuku ortadan kaldırarak kendini yasalarla sınırlandırılmış bir devlet olmaktan çıkarmaya çalışıyor” diye kaydetti.

İşkence suçlarında zamanaşımı olmadığını anımsatan Koçyiğit, konuşmasına şöyle devam etti: “Cezaevinde insanları koğuşta darp edip, DNA örneği alıyorsanız bu bir işkencedir. Kadın mahpuslar yalnız değildir ve buna sebep olanlar yargılanacaktır. Durumun meclis, ulusal ve uluslararası ayaklarında takipçisi olacağız.”

Eylem, “Politik tutsaklar onurumuzdur”, “Bakırköy’de işkenceye son” sloganlarının atılmasının ardından sona erdi.