İHD’nin hazırladığı raporda, Düzce T Tipi Cezaevi’nde bir eli olmayan Sinan Tutmaz’a ters kelepçe takılmak istendiği ve daha sonra ayaklarından kelepçe takılmaya çalışıldığı aktarıldı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Hapishaneler Komisyonu, “İç Anadolu Bölgesi Hapishaneleri 3 Aylık (Temmuz-Ağustos-Eylül) Hak İhlalleri Raporu”nu açıkladı. İHD Ankara Şube binasında düzenlenen basın toplantısında, İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen ile İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Fatin Kanat ile İHD çalışanı Avni Kalkavan katıldı.

Çevirmen,15 Mayıs 2018 tarihi itibariyle Türkiye cezaevlerinde toplamda, 246 bin 416 tutuklu ve hükümlünün bulunduğunu, bunların 66 bin 902’sinin tutuklu, 28 bin 488’i hükümözlü ve 151 bin 26’sının hükümlü olduğu bilgisini paylaştı.

Raporda yer alan bazı ihlaller şu şekilde sıralandı:

BOLU F T TİPİ: KÜRTÇE KONUŞMAK YASAK

* Hükümlü Mehmet Çelebi Çalan’a TC. Gelir İdaresi Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı, Toros Vergi Dairesi Müdürlüğünden 09 Ağustos 2018 tarihinde 2004 ve 2005 yıllarına ait yemek bedeli olarak 3 bin 964, 56 TL’lik bir borç çıkartıldı ve ödenmesi Çalan’dan talep edildi.

* Bir yıldan fazla süredir mahpuslar ile ailelerin, tekmil uygulaması nedeniyle telefon konuşmaları engellenmektedir. Bazı telefon konuşmaları ise bir kaç saniye içinde sebesiz olarak kesilmektedir. Radyolar verilmemektedir. Mahpusların almak istediği Yeni Yaşam Gazetesi verilmemektedir.

* Hasta Mahpusların kullanmakta olduğu ilaçlar ekonomik gerekçeler ile verilmemeye başlanmıştır. Bazı mahpuslar; ailelerin Türkçe bilmemesinden kaynaklı, Kürtçe olarak konuşmaktadırlar. Bu gerekçe ile telefonların kapatılacağı, görevliler tarafından mahpuslara söylenmektedir.

* Kelepçeli muayene uygulaması devam etmektedir. Hasta Mahpuslar tek kişilik sağlıksız ring araçlarıyla sevk edilmektedirler.

DÜZCE T TİPİ: FİZİKİ SALDIRILAR YAŞANIYOR

* Yakup Vadi, Atilla Coşkun, A. Latif Teymur, Vedat Turgut, Vedat Gültekin, Sinan Tutmaz, Rıdvan Ünal, Muhammed Koçyiğit, Yakup Abiş, Yasin Eneç ve Selami Keleş, Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan İHD Genel Merkezi’ne gönderdikleri mektupta 25 Eylül günü sabah sayımı sırasında Kurumun 1. Müdürü başta olmak üzere başgardiyanların ve gardiyanların fiziki, sözlü saldırılarına ve hakaretlerine maruz kaldı.

* Darp edilen tutuklular, doktor raporlarının revirde mevcut olduğunu, tüm saldırı görüntülerinin kameralarda kayıtlı olduğunu, el, ayak, kafa, kol, sırt bölgelerinde darp izlerinin hala bulunduğunu, cezaevinde can güvenliklerinin olmadığını, Adalet Bakanlığı’na da bu saldırıya ilişkin dilekçe gönderdiklerini belirtti.

‘KAN KUSTURACAĞIM’

Raporda, Düzce Cezaevi’nde kalan Selami Keleş ile yapılan görüşmede, “25 Eylül 2018’de sabah 08.20’de Kurum 1. müdürü ve başgardiyanın sabah sayımı için 21 mahpusun kaldığı koğuşa geldikleri, sayımın ayakta ve toplu bir şekilde yapılacağının söylendiği, mahpusların bugüne dek böyle bir uygulama olmadığını söylemesi üzerine, neredeyse 80 gardiyanın da koğuşa girerek fiziken saldırdıkları, boğazlarını sıktıkları, yerlerde sürüklendikleri, odadaki tüm eşyaları dağıttıklarını, parçaladıkları, bu sırada da hakaret ve tehdide maruz kaldıkları, müdürün ‘Devlet benim’, ‘Size kan kusturacağım’ dediği, darp edildikten sonra herkesin ters kelepçeyle süngerli odaya sürüklenerek götürüldüklerini ve yaklaşık 2 saat orada tutuldukları” şeklinde aldıkları bilgilere yer verildi.

BİR ELİ OLMAYAN TUTUKLUYA TERS KELEPÇE!

Raporda, Keleş ile görüşmedeki şu ayrıntılara yer verildi: “Aydın Akkış ile Ahmet Akbalık isimli mahpusların kulak zarının yırtıldığı, gardiyanların bir eli olmayan Sinan Tutmaz isimli mahpusa ters kelepçe yapmak isterken dalga geçtikleri, ellerinden kelepçeleyemeyince ayaklarını kelepçelemeye çalıştıkları, darp izleri gözle görünenlerin cezaevi revirine giderek darp raporu alabildikleri, suç duyurusunda bulundukları, 25 ve 26 Eylül’de bunlar yaşanırken, 27 ve 28 Eylül’de sadece koğuş içinde kalarak bu olayların yaşandığı ve koridora yani kamera görüş alanına taşmadığı.”

BÜNYAN KADIN CEZAEVİ: KIYAFETLER DE KOTAYA TABİ

Kayseri/Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalan Nazlı Soglin ve Yaprak Taşçı adlı tutuklular tarafından İHD Ankara Şube’ye gönderilen mektuplarda yer alan ihlaller şöyle:

* 19 kadın mahpus, çapraz şekilde koğuşlara yerleştirilerek birbirleri olan iletişimleri koparıldığı gibi hemen yanlarına Gülenci mahpuslar yerleştirilmiştir. Kendilerine gönderilen hiçbir kitap, verilmemiştir ve yine kişi başı en fazla 7 kitap verileceği bildirilmiştir.

* Kıyafetler de kotaya tabi tutulmaktadır. Mahpuslar, iklim şartlarının sert olması nedeniyle, kazak vb. soğuktan koruyucu giysi sayısının artırılmasını talep etmişler ancak bu talepleri de kabul edilmemiştir.

* Mahkumlara sohbet hakları kullandırılmamıştır; spor ve atölye faaliyetleri dahil hiçbir sosyal aktiviteye çıkarılmamışlardır. İleride de, başka koğuşlardaki mahkumlarla spora ve sosyal aktivitelere çıkarılmayacakları bildirilmiştir.

KIRIKKALE F TİPİ CEZAEVİ: HASTANEYE SEVK ENGELLENİYOR

* Hasta tutuklu Resul Kocatürk 05 Temmuz 2018 tarihinde göndermiş olduğu mektupta tedavisinin aksatıldığından şikayet etmiştir. Kocatürk’ün akciğerimde rahatsız olduğunu ve doktorun kontrole gelmesini istediği halde, Kocatürk hastaneye götürülmemiştir. Kocatürk’ün tedavi süreci ciddi olarak aksatılmaktadır.

* Murat Karayel, diş tedavisi yaptırmak için 2018 Mayıs ayından itibaren beş kez Kırıkkale Ağız ve Diş Sağlığı Merkezine sevki yapılmış; ancak doktorların kelepçeli muayene dayatması nedeniyle tedavisi engellenmiştir.

* Cihat Özdemir, Kırıkkale Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan muayene ve tetkikleri sonucunda gaitada gizli kan tespit edilmiş; ancak acil olarak takibi ve tedavisi yapılması gerekirken doktor tarafından istenen kolonoskopi tetkiki için 4 ay sonrasına randevu verilmiştir.

SİNCAN KADIN CEZAEVİ: İÇME SUYU ÜCRETLİ

* Nilüfer Şahin gönderdiği mektupta, infaz yasasında her tutuklu ve hükümlüye Hapishane idaresince yeterli su verilmesi zorunluluğu düzenlendiğini fakat Sincan Cezaevinde içme suyunun kantinden ücretli olarak temin edildiğini aktardı.

* Pınar Tikit adlı tutuklunun, beyninde tümör bulunuyor ve rutin kontrollerine gitmek zorunda. Hastaneye götürülecekken kadın askerin keyfi üst aramasından kaynaklı gidemiyor.

İHD’NİN ÖNERİLERİ

Raporda, İHD’nin önerileri ise şöyle sıralandı:

* BM Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesinin 10. Maddesinde Özgürlüğünden mahrum brakılmış kişiler insani muamele ve insanın doğuştan kazandığı insan onuruna saygılı davranış görme hakkına sahiptir” düzenlemesi mevcuttur.

* Tek kişilik hücrelere bölünmüş ring araçları hem fiziki koşulları hem hastaların her an kameralar ile izlenmesi nedeniyle insan onuruna yaraşır araçlar değildir. Hastaların insan onuruna yaraşır vasıtalarla sağlığa erişimleri sağlanmalıdır.

* Mahpusların ayakta sayım (tekmil) vermeye zorlanmaları aşağılayıcı, onur kırıcı bir uygulamadır.  Bu onur kırıcı uygulamaya itiraz eden mahpuslar bu nedenle darp edildiklerini iddia etmektedirler. Ayrıca, telefon etme, mektup alma-gönderme hakları engellenmekte, ziyaret yasağı hatta hücreye koyma cezası ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

* İnsan onuru, insanın sırf insan olması sebebiyle değerli ve saygıya layık olmasıdır. İnsan onuru kavramı bugün hemen her ülkenin ulusal mevzuatında ve uluslararası antlaşmalarda yer alan bir hukuk terimidir.

* Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 46. maddesinin 9. Fıkrasındaki özel düzenlemeye göre de: “Arama ve sayımlar sırasında insan onuruna saygı esastır.”

* Koğuşların küçüklüğü, bir koğuşta en fazla 21 mahpusun bulunması, sayım saatlerinin belli olması, infaz memurlarının koğuşta kaç kişi olduğunu, mahpuslar duvar kenarında ayakta sıraya girmeden de tespit edebileceği göz önüne alındığında, askeri nizamda sayım istenmesinin asıl amacının aşağılamak ve onur kırmak olduğu anlaşılmaktadır.

* Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda, AİHS’nin 3. Maddesinde düzenlenen “Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz” kuralını ihlal ettiği iddia edilen kamu görevlileri hakkında etkin bir soruşturma yürütülmesi; soruşturma sonuçlanana kadar yaşanan olayda etkin bir role sahip olduğu iddia edilen birinci müdürün görevden uzaklaştırılması gerekmektedir.

‘CEZAEVLERİ ÜLKENİN AYNASIDIR’

Daha sonra İHD Eşbaşkanı Fatih Kanat kısa bir açıklama yaptı. “Bir ülkenin cezaevleri o ülkenin aynasıdır” diyen Kanat, Türkiye cezaevlerinde özellikle Kürt ve muhaliflere yönelik ağır ihlallerin söz konusu olduğunu söyledi. Kanat ayrıca, cezaevlerindeki hak ihlallerin kabul edilemez boyutta olduğunu aktardı.