Diyarbakır Kapalı E Tipi Cezaevi’nde, Kürtçe şarkı söyleyen kadınlara disiplin cezası verildi. Olayı Diyarbakır Barosu duyurdu. Baro yaptığı açıklamada,  “‘Türkçe konuş çok konuş’ ideolojisinin cezaevi yönetimince halen devam ettirildiğine dikkat çekti.

Diyarbakır Barosu, Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi, Diyarbakır Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi ile Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’ni kapsayan hak ihlalleri raporunu baro binasında açıkladı. Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu Üyesi Yusuf Çakaş, raporu tutuklu ve hükümlü ailelerinin şikayetleri üzerine, ilgili cezaevlerinde yaptıkları görüşme sonucu hazırladıklarını kaydetti. Çakaş, “Cezaevinde bulunan mahpuslar ile yapılan görüşmelerde, hak ihlallerinin yaşandığı tespit edilmiştir” dedi.

İhlaller karşısında yaptıkları girişimin sonuç vermediğini dile getiren Çakaş, Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Ufuk Demir’in, 7 Kasım’da kendisi ve iki tutuklunun cezaevine getirildiklerinde jandarma görevlileri tarafından çıplak aramanın dayatıldığını, bunu kabul etmedikleri için jandarma ekibi tarafından darp edildiklerini kendilerine aktardığını söyledi.

Bir diğer hak ihlalinin Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşandığını dile getiren Çakaş, belirtilen cezaevinde Kürtçe şarkı söyleyen kadın tutuklu ve hükümlülere idarece disiplin cezası verildiğini söyledi. Koğuşlarında kendi aralarında Kürtçe şarkı söyleyen S.A. ve E.A. adlı kadınlar hakkında tutanak tutulduğunu ifade eden Çakaş, Kürtçe şarkıların tutanakta marş ve slogan olarak yansıtıldığını ve bundan dolayı bazı kadınlara disiplin cezasının verildiğini söyledi.

Kürtçe şarkıdan dolayı disiplin cezasının verildiği Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nin 12 Eylül döneminde en yoğun hak ihlallerinin yaşandığı cezaevi olduğuna dikkat çeken Çakaş, “Günlük yaşamları ve şarkılarının Kürtçe olduğu bir coğrafyada 12 Eylül darbesinde ‘Türkçe konuş çok konuş’ düsturuyla yönetilen Diyarbakır 5 No’lu cezaevi 20’nci yüzyılın bir ayıbı olarak hafızalara kazılmış ise de, ‘Türkçe konuş çok konuş’ ideolojisinin cezaevi yönetimince halen devam ettirildiği barizdir. Mahpusların Kürtçe şarkı söylemeleri ve bu hususun propaganda suçu kapsamında değerlendirilmesi, toplumsal vicdanı yaralayıcıdır. Mahpuslara dönük bu tarz keyfi uygulamalarda bulunan cezaevi idaresi ve personelleri hakkında etkili bir soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.