İnsan Hakları Haftası nedeni ile cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hak savunucuları ortak açıklama yaptı. Ofis semtinde düzenlenen basın açıklamasında konuşan Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu Eş Başkanı Gizem Miran, “Türkiye hapishaneleri, kapalı mekânlar olması nedeniyle hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı mekânlardandır” dedi.

Diyarbakır’da Ofis Sanat Sokağı’nda cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin basın açıklaması düzenledi. Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Tabip Odası (DTO) ve Hak İnisiyatifi tarafından düzenlenen ortak açıklamada, Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu Eş Başkanı Gizem Miran, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini ve çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaştı.

‘CEZAEVLERİ BİRER İŞKENCE MEKANI HALİNE GELDİ’

Hak ihlallerinin tespiti ve raporlarının kamuoyuna sunulmasına rağmen hapishanelerde iyileşme olmadığını belirten Gizem Miran, “Türkiye hapishaneleri, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin yapıldığı birer işkence mekânları haline gelmişlerdir. Sivil toplum örgütlerinin, ihlallerin tespitine dair raporlama çalışmaları ve bu ihlalleri kamuoyu ile paylaşımına rağmen, hapishanelerin bu gerçekliği değişmemiştir” dedi.

Çok sayıda hak ihlali tespit ettiklerini söyleyen Miran, “Türkiye hapishanelerinde, halen yoğun olarak ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolâsyon, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi, disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır” diye konuştu.

Ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlalleri şu başlıklar altında sıralandı:

“Sağlık hakkına erişimin engellenmesine ilişkin ihlaller; savunma hakkının engellenmesine ilişkin ihlaller; cezaevlerinin fiziki şartlarından ve cezaevi idaresinden kaynaklanan ihlaller; dilekçe, iletişim ve haberleşme hakkına ilişkin ihlaller; kötü muamele, işkence ve diğer konulara ilişkin ihlaller; mahpus yakınlarının yaşadığı ihlaller; çocuk mahpusların ve cezaevinde ebeveynleriyle kalan çocukların yaşadığı hak ihlalleri.”

‘CEZAEVİ GİRİŞLERDE FİZİKİ ŞİDDET YAŞANIYOR’

Gizem Miran, hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri hakkında şu bilgileri verdi:

“- Türkiye’nin son birkaç yıldır içinde bulunduğu olağanüstü süreçte yoğun tutuklamalar ile birlikte hapishanelerin kapasiteleri aşılmıştır. Cezaevlerinin mevcut kapasitelerinin aşılması ile mahpusların günlük yaşamlarını idame ettirebilecekleri uygun koşullar da ortadan kaldırılmıştır. Bu durum mahpusların hijyenik olmayan yerlerde (örneğin tuvalet kapılarında ve merdiven altlarında) uyumalarına sebep olmaktadır. Cezaevlerinde kapasitelerin aşılması aynı zamanda yoğun sevklerin/sürgünlerin yaşanmasını da beraberinde getirmiştir. Mahpuslar, ailelerinden binlerce kilometre uzaktaki hapishanelere sevk/sürgün edilmiştir. Bu sevklerin/sürgünlerin sonucu olarak yüzlerce mahpusun da aileleriyle görüş hakkı imkânsızlaştırılmıştır. Mahpuslar, sevk/sürgün edildikleri cezaevi girişlerinde fiziki şiddete ve çıplak aramaya maruz bırakılmıştır.

– Dezavantajlı grupların başında gelen çocuk mahpuslar, cezaevlerinde ciddi hak ihlallerine maruz kalmakta, korku ve baskı altında bunları dile getirememekte ya da adalete erişimi sağlanamamaktadır. Çocuk cezaevlerinin çocuğu suçtan arındırmadığı aksine yeniden suça teşvik ettiğinin kabulü ile çocuk cezaevlerinin kapatılmasının tartışılması gerekirken, çocuk cezaevlerinin sayısının giderek arttığı görülmektedir. Yine mahpus olan anneleri ile birlikte cezaevlerinde yaşamak zorunda kalan küçük yaştaki çocukların, ortamın şartlarından psikolojik ve fiziksel açıdan olumsuz etkilendikleri, dış sosyal ortamdan faydalanmasının sağlanamadığı gözlemlenmiştir.

– Sağlık hakkına erişimin engellenmesi (kelepçeli muayene, revirde yeterli sayıda hekim bulundurulmaması, hastane sevklerinin ve revir muayenelerinin gecikmeli yapılması) ziyaret edilen cezaevlerinin neredeyse tamamında öncelikli sayılan problem olarak ifade edilmiştir.

– Birçok cezaevinde mahpusların çeşitli nedenlerle cezaevlerinden sevk/sürgünleri sırasında kelepçenin tersten takılması ve cezaevi personellerinin sözlü ve fiziki tacizlerde bulunması, bazı mahpusların kameralarla donatılan, her tarafı sünger veya benzeri bir malzeme ile kaplı ‘süngerli oda’ olarak tabir edilen odalarda keyfi bir şekilde tutulması gibi birçok uygulama, kötü muamele ve işkence yasağının ihlali anlamına gelmektedir. En son Patnos, Bolu, Düzce, Elazığ, Tarsus ve Trabzon Beşikdüzü hapishanelerinde mahpuslara yönelik kötü muamele ve işkence iddiaları gündeme gelmiştir.

– Mahpuslar tarafından gönderilen ya da dışarıdan gelen mektupların Kürtçe olması ve Kürtçe tercüman bulunmaması sebebiyle cezaevi idaresi tarafından mahpusların dilekçe, iletişim ve haberleşme haklarının engellendiği belirtilmiştir.

– Birçok cezaevinde görüşe (açık ve kapalı) gelen mahpus yakınlarının cezaevi girişlerinde sürekli taciz boyutuna varan, sıkı bir şekilde ince aramaya kadar üstleri aranmaktadır. Bu uygulama özellikle kadın görüşçüler üzerinde uygulanmaktadır. Ayrıca mahpusların açık görüşlerde aileleri ile yan yana oturmalarına izin verilmediği, karşı karşıya oturtularak araya bir masanın bırakıldığı ifade edilmiştir.”

‘HASTA MAHPUSLAR SERBEST BIRAKILMALI’

Ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlallerine ilişkin hak odaklı sivil toplum örgütlerinin önerileri şu şekilde sıralandı:

“- Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı anayasal güvence altındaki en temel haklardan olup mahpusların tedavilerinin düzenli bir şekilde uygun koşullarda yapılması sağlanmalı, tedavisi yapılmayan hasta mahpusların hekime ve sağlık birimlerine ulaşmada hızlı ve etkin bir şekilde hareket edecek kurumsal mekanizmalar oluşturulmalı, bu bağlamda sağlık koşulları sebebiyle tahliye olması gereken mahpusların, mevzuat ya da Adli Tıp uygulamaları gibi engellere takılmadan tahliyeleri sağlanmalıdır.

– Ceza infaz memurları ve hapishane idarelerinin olumsuz ve hatta suç teşkil eden tutumlarının önüne geçmek için etkili bir denetim mekanizması oluşturulmalı; sorumlular hakkında idari ve adli soruşturma yürütülerek cezasızlığın önüne geçilmelidir.

– Savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılması hususu ceza hukuku açısından hayati derecede önem taşıdığından bu hakkı ihlal eden her türlü keyfi uygulamadan vazgeçilmelidir. Anadilde savunma hakkının etkin şekilde kullandırılması sağlanmalıdır.”

‘ÇOCUK CEZAEVLERİ KAPATILMALI’

“- Çocuk cezaevlerinin derhal kapatılarak, çocuğu topluma kazandırıcı alternatif modellerin tartışılması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir. Alternatif modeller oluşturuncaya kadar, mevcut cezaevi koşullarının çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerine uygun hale getirilmesi gerekmektedir.

– Mahpus olan anneleri ile birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan çocukların ihtiyaçları ve psikolojik durumları gözetilerek gerekli önlemlerin alınması ve çocuğun dış ortam bağının (kreş vb. sosyal ortamlar) engelsiz ve koşulsuz sosyal devlet ilkesi gereği sağlanması gerekmektedir.

– Hapishanelerin denetimin ve şeffaflığın önemli bir unsuru olan baroların ve sivil toplum örgütlerinin hapishaneleri etkin bir şekilde ziyaretlerinin sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

– Hapishane koşullarında tedavi imkânı olmayan hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalıdır.

– Tecrit koşullarına son verilmeli ve hapishane koşulları düzeltilmelidir.”