Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 747’nci haftasında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan Hasan Gülünay’ın akıbeyini sordu. Eylemde yapılan açıklamada, “Hasan Gülünay dosyasındaki 27 yıldır devam eden inkâr ve cezasızlık son buluncaya kadar hakikat ve adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” denildi.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerinin cezalandırılması talebiyle başlattıkları eylemlerinin 747’nci haftasında İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi.

Bu hafta da Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen ailelere izin verilmedi. İHD önünde açıklama yapan ailelere bu hafta CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Ali Şeker, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Af Örgütü Uluslararası Sekreteryasından Türkiye Kampanya Sorumlusu Milena Buyum ile çok sayıda kişi destek verdi.

“BAKANLIK CUMARTESİ ANNELERİNE ÖZEL SUÇ İCAT ETTİ”
Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre, kayıpların fotoğraflarını ve karanfil taşıyan aileler adına İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Ercan basın metnini okudu. 9 Temmuz 2018 tarihinde resmen başlayan yeni rejimin ilk uygulamalarından birinin kolluk güçleri tarafından kaybedilen sevdiklerini arayan kayıp yakınlarını Galatasaray’dan koparmak olduğunu dile getiren Arcan, “48 haftadır düşünce ve kanaatlerimizi toplu olarak Galatasaray’dan açıklama ve yayma hakkımız, bu hakkımızı resmî makamların müdahalesi olmaksızın kullanma serbestliğimiz ihlal ediliyor. İçişleri Bakanlığı bu engellemenin gerekçesini dünyaya evrensel değerlerle izah edebilecek durumda değil. Bakanlık hukuki dayanaklara sahip olmayan yasaklama kararını, uluslararası kamuoyuna ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na inandırıcılıktan uzak, olasılıklara dayanan, kurmaca gerekçelerle açıklıyor. Bakanlık kendisini gülünç duruma düşürerek, yaşlılıktan yürüyemez hale gelmiş annelerimizin, Galatasaray’da terörist faaliyetlerde yer alma olasılığından bahsediyor. Kısacası İçişleri Bakanlığı; Cumartesi Anneleri’ne karşı ‘kurguya dayalı olasılık’ diye özel bir suç icat etmiş ve Galatasaray’ı bize yasaklamış. İşin aslıysa, devleti yönetenler kayıp yakınlarının en meşru, en insani, en hukuki talebini şiddetle bastırarak topluma gözdağı vermek istiyor” dedi.

KAYBEDİLME HİKAYESİ ANLATILDI 
747’nci haftalarında 27 yıl önce, 20 Temmuz 1992’de gözaltına alınarak kaybedilen Hasan Gülünay’ın kaybedilme hikayesini ve ailesinin yürüttüğü hukuk mücadelesini şu sözlerle aktarıldı:

“1992 yılının Mayıs ayında Artvin İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda işkence ile öldürülen Ali Ekber Atmaca’nın üzerinden, İstanbul’da aynı mahallede yaşadığı Hasan Gülünay’ın kimliği çıktı. Bu nedenle 32 yaşındaki 4 çocuk babası Hasan Gülünay polis kayıtlarına geçti. Eşine bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen Hasan Gülünay, 20 Temmuz 1992 günü Tarabya’daki evinden işyerine gitmek üzere çıktı ve bir daha geri dönemedi. Başvurdukları savcılık ve İstanbul Emniyeti aileye; Hasan’ın gözaltında olmadığını, arandığını söyledi. Ancak aile memleketlileri olan üst düzey bir emniyet yetkilisinden; ‘Hasan Gülünay sağ, içeride. İşkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar’ bilgisini aldı ve bu bilgiyi kamuoyuna duyurdu. Hasan’la aynı tarihlerde İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde sorguda olan bir tanık, yüzünü görmediği bir kişinin işkencede ‘Ben Hasan Gülünay beni gözaltında kaybetmeye çalışıyorlar!’ diye bağırdığını açıkladı. Aylarca kampanyalar yürüten, tüm resmi mercilere başvuran, İçişleri Bakanı ile görüşen ve konuyu TBMM’ye taşıyan aile bir sonuç alamadı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden ve etkili bir soruşturma yürütmeden 20 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, 31 Ekim 2012 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi. Karara yapılan itiraz reddedildi. Dosya 8 Nisan 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.”

“ADALET MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Anayasa Mahkemesi 21 Nisan 2016 tarihinde; ‘yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine’ hükmetti. Ancak ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden soruşturma yapılmak üzere ilgili Cumhuriyet Savcılığına gönderilmesine zamanaşımı nedeniyle yer olmadığına karar verdi. Oysa devam eden bir insan hakkı ihlali niteliğindeki gözaltında kaybetme suçu zamanaşımına tabi değildir. Kaybedilenin akıbeti ve yeri açıklığa kavuşturulmadığı sürece soruşturma ve kovuşturma yükümlülüğü devam eder. Hasan Gülünay dosyasının zamanaşımı gerekçe gösterilerek kapatılması uluslararası teamül hukukuna aykırıdır. Hasan Gülünay dosyasındaki 27 yıldır devam eden inkâr ve cezasızlık son buluncaya kadar hakikat ve adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Kayıplarımızdan ve kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz!”