Hapis cezasını çektikten sonra tahliye olan gazeteci/ressam Zehra Doğan, Tarsus Cezaevi’nde gördüğü baskıları ve kötü şartları anlattı.

Gittiği haberlerin resimlerini de çizen Zehra Doğan, sokağa çıkma yasağı döneminde Mardin Nusaybin’de çizdiği resimleri sosyal medyada paylaştığı ve 10 yaşındaki bir çocuğun notlarını haberleştirdiği için “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezası almış, ve cezasını çektikten sonra geçen hafta tahliye edilmişti.

“YEMEKLERDEN SALYANGOZ BİLE ÇIKTI”

Cezaevi günlerini Mezopotamya Ajansı’na anlatan Zehra Doğan şöyle konuştu:

“Baskılara karşı ses çıkardığınız gibi hemen hücre cezaları ile karşılaşıyorsunuz. Bu hücre cezalarından 3 tane almanız durumunda ise infazınız yanıyor. Bu anlamda bir örnek vereyim. Songül diye bir arkadaşımız vardı. 27 yıldır cezaevinde ve müebbet hapis cezası almış bir arkadaş. Bu arkadaşımız ayakta sayım vermediği için sürekli hücre cezasına çarptırıldı ve infazı yandı. 45 yıl yatacak. Niye? Çünkü cezaevi yönetimine karşı çıkmış.

Yemeklerin içinden kıl, böcek gibi şeyler çıkıyordu. Bir keresinde salyangoz bile çıktı. 20 kişilik bir koğuşa 5 kişilik yemek veriyorlar. Gerçekten de bizim sabrımızı zorlamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Açlık grevi sürecinde siyasi tutsakların asla bir yemek için dilekçe yazmayacaklarını, bir itirazda bulunmayacaklarını, bunun için müdür görüşüne çıkmayacaklarını çok iyi bildikleri için bunları yaparak aslında seni galeyana getirmeye çalışıyorlar. Bununla ne yapacaklar. İşte senin infazını yakacaklar, temel haklarından alıkoyacaklar, telefon görüşmelerinden alıkoyacaklar. Ben koğuş arkadaşlarımla birlikte şarkı söyledim diye disiplin cezasına çarptırıldım. Telefon görüşmelerimiz mektup alma ve gönderme haklarımız alıkonuldu.”

“CEZAEVİNİ RESİM STÜDYOSUNA ÇEVİRDİM”

Gazeteci olmasının sanatsal kimliğine çok şey kattığını aktaran Doğan, “Eğer gazeteci olmasaydım böyle resim yapamazdım. Çünkü gazeteci olmasaydım Nusaybin’i görmezdim, yaşamazdım. Yaşasaydım da bu kadar anlam vermezdim” dedi. Cezaevindeyken yaptığı çok sayıda resmin idare tarafından ya el konulduğunu ya da parçalandığını sözlerine ekleyen Doğan, “Ama olsun. Onlar 20 tanesini parçaladılarsa ben 300 tanesini yapıp dışarıya yolladım. Bir sanatçı olarak cezaevini bir resim stüdyosuna dönüştürdüğüme inanıyorum. Bunu da arkadaşlarım sayesinde yaptım. Onların desteği olmasaydı, oradaki kadınların bana inancı olmasaydı bunu kesinlikle yapamazdım” diye ifade etti.