Gülen Cemaati’ne yönelik soruşturmada önceki gün gözaltına alınan Veysi Demir mide kanaması geçirdi. Mardin Devlet Hastanesi’ne kaldırılan 41 yaşındaki Demir’in (41) durumu ağırlaştı. Bugün (13 Şubat 2019 Çarşamba) Harran Tıp Fakültesi’ne sevk edilen Demir ile ailesine 2,5 yıldır yaşatılanlar insanlık tarihi açısından utanç verici.
Filiz-Veysi Demir’in hayatı 9 Ağustos 2016’da birdenbire alt üst oldu. Samsun İmam Hatip Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapan Filiz Demir, o gün evlerine polis geldiğinde üçüncü çocuğuna hamileydi. Doğuma 15 gün kalmıştı.
Sosyoloji öğretmeni Veysi Demir ise dershanelerde öğretmenlik yaptığı için darbe teşebbüsüne sahne olan 15 Temmuz 2016’dan çok önce işsiz kalmıştı. Bir perdecide satış elemanı olarak çalışıyordu.
9 AYLIK HAMİLE KADINI GÖZALTINA ALDILAR
Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nden (TEM) gelen polisler, 9 aylık hamile kadını gözaltına aldı. Kadın polisler, Filiz Demir’i iki hastaneye götürdü fakat hiçbir doktor, yasada bulunmasına rağmen “karnı burnunda bir kadın gözaltına alınamaz” diye rapor vermedi.
Demir geceyi nezarethanede geçirmek zorunda kaldı. Fakat sabahı edemedi. Gece sancısı tutunca hastaneye kaldırıldı ve adli kontrolle serbest bırakıldı. Şimdi 2,5 yaşında olan Ömer bir hafta sonra 17 Ağustos 2016’da dünyaya geldi.
Demir ailesinin evine polis ikinci kez 17 Ekim 2016 sabahında geldi. Bu kez Veysi Demir hakkında şikâyet vardı. Fakat Veysi Demir o gün evde yoktu.
İki gün önce (11 Şubat 2019) gözaltına alınana kadar da bir daha evine gitmedi.
Filiz Demir eşinin arandığı dönemde yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Bir yıl boyunca evimize sabah-akşam polis geldi. Biz ne yaptık ki! Birdenbire içeri giriyorlardı. Çocuklar çok korkuyordu.
Bir gün asansörde okuldan dönen oğlum Necati (9) ile karşılaşmışlar. Çocuğu sıkıştırıp “Baban ile görüşüyor musunuz?” diye sorguya çekmişler. O yaştaki bir çocuğa bu yapılır mı? En son savcının talimatıyla kapımıza gazete astılar.”
SAVCI AYHAN DEMİR YEREL GAZETEYE İLAN VERMİŞ
Filiz Demir’in verdiği bilgiye göre şimdi Hatay’da görev yapan, o dönemin Aksaray Savcısı Ayhan Demir şikâyet üzerine yerel bir gazeteye ilan veriyor.
İlanın içeriğiyle ilgili Filiz Demir’in söyledikleri dehşet verici: “Gazetenin manşetinde 15 Temmuz’da şehit olmuş birinin fotoğrafı vardı. Şehidin ailesi ziyaret edilmiş ve röportaj yapılmıştı. Röportajın altına da eşim ve bir kişinin daha fotoğrafını kare çerçeveye alarak koymuşlardı. Altına doğum tarihini, anne ve babasının ismini ve ‘bu şahıs FETÖ/PYD örgütüne mensuptur, bu adreste ikamet etmektedir ve bütün varlığına el konulmuştur’ yazmışlardı. İlanı Samsun Kalkanca karakolundan Şeref adlı bir polis memuru kapımıza getirdi. ‘Bunu Aksaray savcılığı bize gönderdi. Bir ay kapınızda asılı kalacak, sökerseniz hakkınızda yasal işlem yapılacak’ dedi. Üç ay öyle kaldı, sonra gelip aldılar.”
“BİRLİKTE AŞURE YAPIYORDUK” DİYE İHBAR ETMİŞLER
Filiz Demir, Samsun 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davalarında geçen yıl mart ayında beraat etti.
Bir ay önce de Bölge İstinaf Mahkemesi’nden beraat kararı geldi. Fakat İstinaf’ın savcısı itiraz ettiği için dosyası tekrar Yargıtay’a gönderildi. Hakkındaki suçlamalar malum; Bank Asya’da hesabının bulunması, Aktif Eğitim Sendikası’na üye olması ve birkaç itirafçının “birlikte aşure yapıyorduk” diye ismini vermesi.
Necati (9), Betül (4) ve Ömer (2,5) adında üç çocuğu bulunan Filiz Demir, geçim sıkıntısı yaşadığı için 2018 yılı eylül ayında çocuklarıyla birlikte memleketine döndü.
Eşi Veysi Demir hastalandığı için iki gün önce yanlarına gelince gözaltına alındı. Yaşadığı yoğun stres, tehdit ve baskı sonucu gözaltına alındıktan 3-4 saat sonra mide kanaması başlayan Veysi Demir, önce Mardin Devlet Hastanesi’ne, bugün de Harran Tıp Fakültesi’ne sevk edildi.
POLİS: AL BU KADINI, KÜLODUNA KADAR ARA !
Polisler sadece Veysi Demir’i değil, “Al bu kadını, içeriye götür. Kiloduna kadar ara.” emriyle eşini de aradı.
Filiz Demir, “Eşim geldiğinde ayakta duramıyordu, çok halsiz hissediyorum diyordu. Beti benzi atmış, sanki vücudunda kan kalmamış gibiydi. Bir şey yeyip içemedi. Ankara’ya doktora gidelim diye konuştuk. Dün öğlen kapı çaldı. Kapıyı açmam ile birlikte beni itmeleri bir oldu. 10 kişi birden içeri girdi. ‘Nerede o?’ diye bağırdılar. Eşim ‘hastayım bana dokunmayın’ dedi. Başındaki amir ‘ölüyorsun, hâlâ saklanıyorsun’ diyerek bağırdı.
Hakaret ve küfür ettiler. Avukatımızı aramamızı istemediler. Üstünü giymesine izin vermediler. ‘Konuş bak konuşmazsan biz seni konuşturmayı biliriz, çakal’ diye tehdit ettiler. Evin her yerini dağıttılar.
En küçük oğlum dünden beri ‘polis polis’ deyip ağlıyor. Kelepçe takacaklardı, itiraz edince öyle götürdüler. Akşam yanına gitmek için hazırlandığımda, saat 20:00 civarında aradılar.
Mide kanaması geçiriyormuş. Yoğun bakıma kaldırmışlar. Doktor ile görüştüm, durumunun ciddi olduğunu, hayati tehlikesinin devam ettiğini söyledi. Eşimin hastane fobisi var. Rahatlar diye düşündüm. Mardin Devlet Hastanesi’ne gittim, görüştürmediler. Endoskopi yapıldığını söylediler. Bugün de Harran’a sevk edildi.” dedi.