Ankara’da 3 polis, KHK’lı Muhammed Fehmi Acat’ı gözaltına almak için evine baskın yaptı. Kapıyı Acat açarken 3 polis, evi aramaya başladı. Bu sırada Acat evden ayrıldı. Bunun üzerine polisler, Acat’ın 16 yaşındaki oğluna işkence yaptı.

SEVİNÇ ÖZARSLAN

BOLD ÖZEL – Acat ailesi, 10 aylık ayrılığın ardından 5 gün önce İsviçre’de buluştu. Ailesini 12 Mart 2020’de Basel Havaalanında karşılayan KHK’lı öğretmen Muhammed Fehmi Acat, eşinden ve 4 çocuğundan ayrı geçirdiği zamanları, oğluna yapılan işkenceyi anlattı.

22 Nisan 2019 sabahı Acat ailesi Ankara’daki evlerinde henüz uyuyordu. Gün doğmamıştı. Bu sırada kapı çaldı. Kapıyı, baba Muhammed Fehmi Acat açtı. Üç polis, baba Acat’ı gözaltına almaya gelmişti.

İki polis, evi aramaya; 1 polis de salonda kayıt tutmaya başladı.

Daha önce 19 ay hapis yatan Muhammed Fehmi Acat, tekrar haksız yere cezaevine girmek istemediği için bir anda karar verip kapıdan çıkıp gitti. Muhammed Fehmi Acat’ı elinden kaçırdıklarını anlayan polisler, bu olay üzerine 16 yaşındaki Halit’e işkence yaptı.

APARTMANIN BODRUMUNA GÖTÜRDÜLER

Evdeki 4 çocuk ve anne, daha baskının şokunu yaşarken polisler, Halit’i bodruma indirdi. Halit, babasıyla ilgili soruları cevaplayamayınca işkencenin dozu artırıldı.

Halit’in anlattığına göre, diğerlerine göre daha kısa olan polis silahını çekip mermiyi namluya aldıktan sonra silahı Halit’in kafasına dayadı, ölümle tehdit etti. Babasının yerini bilmeyen Halit’ten istediği cevabı alamayan 3 polis Halit’i darp etti.

3 KEZ EVLERİ BASILDI

Diğer çocuklarını kontrol altına tutmaya çalışan anne Gülperi Acat, olayı fark etmesi üzerine müdahalede bulundu. Kapının önünde silahı tekrar dolduran polis memuru, silahın içindeki mermiyi ailenin önünde yere düşürdü. Yaşadıkları şok ve işkenceleri kayda almak isteyen aile, hastaneye gidip olayı rapor ettirmek istedi ama doktorlar bunun sadece polis eşliğinde mümkün olabileceğini söyledi!

Sonrasında günlerce fiziki takibe maruz kalan, 3 defa daha evleri basılan aile hukuk mücadelesini sürdürebilmek adına yurt dışına çıktı. 22 Nisan 2019’da ayrılan ailenin kavuşması 12 Mart 2020 tarihinde İsviçre Basel Havaalanında gerçekleşti.

19 AY HAPİS YATTI, CEZAEVİNDE 9 KİTAP YAZDI

1977’de Mardin Derik doğumlu sınıf öğretmeni Muhammed Fehmi Acat, 10 Temmuz 2016’da Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklandı. 19 ay Eskişehir Cezaevinde kaldı. Tutuklu olduğu dönemde yayınlanan 672 sayılı ilk KHK ile görevinden ihraç edildi. 2 Şubat 2018’de tahliye edilen Acat, hakkında bir yıl sonra tekrar soruşturma başlatıldı. Ankara’daki evini 22 Nisan 2019 sabahı polis bastı.

Muhammed Fehmi Acat, cezaevindeyken 9 kitap yazdı. Havaalanına Kaçış ve Donör adlı iki kitabı dijital kitap platformu Crub Publishing’de yayınlandı. İlk kitabı Havaalanından Kaçış lisede yaşanan problemlerin çözümü üzerine bir roman. İkinci kitabı Donör’de ise Acat cezaevindeki koğuş arkadaşlarının hikayelerini anlatıyor.

Mayıs 2019’da Türkiye’den Yunanistan’a oradan da İsviçre’ye geçen Muhammed Fehmi Acat’ın hikayesi…

MUHAMMED FEHMİ ACAT: İHRAÇ EDİLDİĞİMİ KOĞUŞTA ÖĞRENDİM

“Mardin’de Kürt bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. 1999’da Mardin’de sınıfı öğretmeni olarak göreve başlayıp Hakkari, Erzurum, Eskişehir’de 16 yıl boyunca öğretmenlik yaptım. 12 yıldan sonra branş değiştirdim, son 4 yıl sosyal bilgiler öğretmeni oldum. 10 Temmuz’da tutuklandım, Eylül 2016’da 672 sayılı KHK ile ihraç edildim. Açığa alındıktan sonra hakkımda adli soruşturma başlatıldı. “Silahlı terör örgütü üyesi” olduğum iddiasıyla tutuklanacağımı öğrenince ilk şoku yaşadım.

İlk mahkemede hakim, adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Bir hafta sonra Eskişehir Sivrihisar 1. Ağır Ceza Mahkemesi tutuklama kararı çıkardı. İmza atmaya gittiğimde aldılar. 19 ay Eskişehir Cezaevinde kaldım. Hapishane avlusunda otururken yerel gazeteye verilen “İlimizden ihraç edilen öğretmenlerin tam listesi”ni görünce mesleğimden atıldığımı öğrendim.

Hapishaneyi kendime bir dert yuvası olarak görmedim. Buradaki vakti nasıl değerlendirebilirim diye baktım. İlk zamanlarda kitap ve Kuran-ı Kerim vermiyorlardı. Sonra aldık. Cezaevinin kitaplığında örgüt üyesi olarak yargılanan, müebbetle yargılanan yazarlar vardı. Ben tabi yazmaya başladım. Günümün önemli bir bölümü yazma ile geçiyordu. 450 şiir yazdım. Koğuşa giren herkesin ayrı bir dünyası vardı. Farklı mesleklerden birçok insanla tanıştım. Ayrı dertleri, ızdırapları vardı. Onların yazılması gerektiğine inandım. İlk başta tutuklanma hikayelerini yazdım. Hepsi ayrı bir ‘mağduriyet destanı’ydı. Yaklaşık 20 arkadaşı yazdım. Yazmayınca unutuluyor. Çiftçi, esnaf, öğretmen, veteriner, bir köylü, polisin farklı yönleriyle yaşadıkları mağduriyetleri anlattığım bir kitap Donör dijital ortamda yayınlandı.