SEVİNÇ ÖZARSLAN

Yaşadığı hak ihlalleri nedeniyle hayatını kaybeden hasta tutuklu Deniz Hakan Şen’in ölümüyle ilgili Bakırköy ve Küçükçekmece başsavcılıkları skandal kararlara imza attı.

Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklandıktan sonra Silivri Cezaevine gönderilen ve cezaevi ile 3 hastanede yaşadığı hak ihlalleri sonucu 6 Mart 2018’de hayatını kaybeden Deniz Hakan Şen davasında sorumlulara takipsizlik verildi.

Deniz Hakan Şen’in eşi Hüsna Şen, Silivri Devlet Hastanesi, Halkalı Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi, Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi ve cezaevi doktoru hakkında 5 ay önce suç duyurusunda bulunmuştu.

Bakırköy ve Küçükçekmece Cumhuriyet başsavcılıkları ‘olayda ihmal yoktur’ diyerek takipsizlik kararı verdi. Hüsna Şen, “Suç duyurusunda bulunurken Bakırköy Sadi Konuk Hastanesinden bilirkişi olarak bir doktor atamışlardı. O doktor bana ‘bundan bir şey çıkmayacak, biliyorsunuz değil mi’ demişti. Dediklerini yaptılar. Ulusal ve uluslararası tüm platformlarda hakkımızı aramaya devam edeceğim” dedi.

NE OLMUŞTU?

1 Ekim 2017’de tutuklanıp Silivri Cezaevine gönderilen tıbbi mümessil Deniz Hakan hapse girdiğinde herhangi bir hastalığı yoktu. İki ay sonra şikayetleri artınca Ocak 2018’den itibaren cezaevi yönetimine hasta olduğuna dair dilekçeler yazmaya başladı. Avukatının verdiği bilgiye göre yaklaşık 40 dilekçe yazdı. Vefat ettiğinde ailesine teslim edilen eşyalarının arasından bu dilekçelerden dördü çıktı.

Deniz Hakan Şen’in tedavi edilmek için adeta yalvardığı, acıdan kıvrandığı dilekçelerine cevap verilmedi. Hastalığı ilerledi ve 8 Şubat 2018 perşembe günü, koğuşunda namaz kılarken düşüp bayıldı. Bir saat kendine gelemeyince Silivri Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Fakat aynı gün ‘bir şeyi yok’ diye taburcu edildi. Cezaevi arabasında tekrar bayılınca geri götürüldü.

Üç gün Silivri Devlet Hastanesinde yatan Şen’e burada endoskopi yapıldı. Kanser bulgularına rastlanınca 12 Şubat 2018 Pazartesi Halkalı Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi ve burada ileri derece mide kanseri teşhisi konuldu. Şen iki gün Halkalı’daki hastanede yattı. Fakat zamanında müdahale edilmediği için sarılığı ilerlemişti. Vücutta biriken sıvının boşaltılması ve sarılığın düşürülmesi için PTK (Perkütan Transhepatik Kolanjiografi) adı verilen işlemin yapılması gerekiyordu. Ancak PTK işlemini yapacak görevli izinli olduğu için ‘başka elemanımız yok’ denilerek Okmeydanı’na sevk edildi.

Bir hafta içinde üç hastane değiştiren Deniz Hakan Şen, 13 Şubat 2018’de gönderildiği Okmeydanı Devlet Hastanesinde yaşadıkları ise daha vahimdi. Yoğun bakımda yatması gerekirken 6 gün hiçbir tedavisi yapılmadan tutuklu odasında bekletildi. Acil yapılması gereken PTK işlemi geciktirildi. Yatakta kendi başına dönebilecek durumda değilken yatağa kelepçelendi. Başında bekleyen polisler idrar torbasını bile kendisine boşalttırdılar.

85 KİLODAN 45 KİLOYA DÜŞMÜŞTÜ

Hüsna Şen ve avukatı, mahkemeden bin bir güçlükle alabildikleri tahliye kararını 19 Şubat’ta hastane yönetimine sundular. Deniz Hakan Şen, hemen o gün tutuklu odasından çıkarılıp yoğun bakıma alındı ve PTK işlemleri yapıldı. Hüsna Şen ve avukatının, ‘Neden bekliyorsunuz, neden tedavisini yapmıyorsunuz’ diye sorduklarında doktordan şu cevabı aldıklarını ifade ediyorlar:

“Biz top sayıyoruz. Siz tahliyesini alana kadar o zaten ölecek. Boşuna uğraşmayın.”

Hüsna Şen, “O doktorun adını özellikle veriyorum, cerrah Şeraceddin Eğin. Bizi oyaladı. Raporu vermedi. Patoloji sonucu olmadan bir şey yazmam dedi. Mahkemenin kararına aykırı davrandı. Eşimi yoğun bakıma alınırken idrar torbasını kendisinin boşalttığını söyledi. Keşke videoya çekseydim o anı ama nereden bileyim böyle olacağını” demişti.

2 ay içinde 85 kilodan 45 kiloya düşen Deniz Hakan Şen, 6 Mart 2018’de hayatını kaybetti.