Dün akşam kaçırılan Sapat Eğitim Kurumları Genel Müdürü Orhan İnandı’nın eşi Reyhan İnandı, eşinin hayatından endişe duyduğunu söyledi. İnandı, başta Kırgız halkı olmak üzere herkesten destek istedi. Kırgız halkının dostluğa ve vefasına inandığını belirtti.

Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te dün akşam kaçırılan eğitimci Orhan İnandı’nın eşi Reyhan İnandı bir video çekerek destek çağrısında bulundu. Eşinin hayatından endişe ettiğini ifade eden Reyhan İnandı, “Eşimin hayatından endişe ediyorum. Deport edildiğinde veya Türkiye’ye verildiğinde onun başına ne geleceğini bilmiyorum. Türkiye basınını, haberleri takip eden insanlar az çok bilecektir. Ben öyle olmayacağını düşünüyorum.” dedi.

REYHAN İNANDI’NIN AÇIKLAMASI:

“Ben Reyhan İnandı. Orhan İnandı’nın eşiyim. Eşimden dün akşam saat 9 sularından itibaren haber alamamaktayız. Aracı evimizden 7-8 kilometre uzaklıkta bir mahallede metruk olarak bulundu. Benim endişem, eşimin Türk makamları tarafından artık nasıl olduysa yani burada benim hiçbir şekilde hayal edemeyeceğim aklıma gelemeyecek bir şekilde rehin tutulması veya tutsak alınması artık ne dersek…

2010 yılında alınmış bir Kırgız vatandaşlığı olmasına rağmen eşimin Türkiye’ye deport edilmesinden endişe duymaktayım. Biz 1995 yılının Eylül ayından itibaren Kırgızistan Bişkek’te Sapat Eğitim Kurumları’nda vazife yapmaktaydık. Ben dönem dönem vazifeme devam ettim. Ama eşim bilfiil aralıksız 1995 yılından şu güne kadar çalıştı.

Benim Kırgız makamlarından Kırgız halkından Kırgız gençlerinden tek talebim bu süreçte bize destek olmaları. Eşimin bu süreçte kendisini hiçbir şekilde Kırgızistan halkından ayrı görmeyerek onlarla gönül bağı kurarak Kırgız kardeşliği inşa ettiğine eminim. Ve ben bunu yaşadım.

26-27 yıllık bir evlilik hayatımızda bile ben ona çok nadir ismiyle hitap etmişimdir. Onun buradan kalan bir yadigarı Baki’dir bende adı. Buraya gelişimiz, bunları yaşadığımız, burada bulunduğumuz süre için ben asla pişman değilim. Her zaman güzel hatıralarla Kırgızistan’ı hatırlayacağız. İstiyorum ki bu hatıralara, kötü bir hatıra, kötü bir final eklenmesin. O yüzden eşimin burada çok sevdiği, çok kıymet verdiği bakileri oldu, eceleri oldu. Ben o bakilerimizden, ecelerimizden daha geniş anlamda Kırgız devletinden eşime sahip çıkmalarını istiyorum.

Devletler arasındaki ilişkiler nasıl olur ben bilemem ama Kırgız halkından gerçekten şu kadar yaşanmışlığın şu kadar burada durmuşluğumuzun, hizmetlerimizin, hayatımızın güzel bir semeresini almak isterim. Bu benim için sadece eşimin sağ salim aramıza katılmasıdır. Onun dışında hiçbir talebim olamaz. İnşallah Kırgızistan bizim için kötü hatıralarla süslenen, kötü hatıraların yaşandığı bir yer olmayacaktır. O konuda öncelikle Allah’a dua ediyorum ve Kırgız halkından, Kırgız büyüklerinden, Kırgız yetkililerden, bu konuda bize destek olmalarını bekliyorum.

Hayatından endişe ediyorum evet, çünkü deport edildiğinde veya Türkiye’ye verildiğinde onun başına ne geleceğini bilmiyorum. Türkiye basınını, haberleri takip eden insanlar az çok bilecektir. Ben öyle olmayacağını düşünüyorum. Bu konuda Kırgız halkının vefasına, Kırgız halkının gerçekten dostluğuna ve misafirperverliğine inancım sonsuz. Bu konudaki desteklerinizi bekliyorum. Şimdiden herkese teşekkür ediyorum.

Dünden itibaren, sabahtan itibaren biz gece boyunca hep ayaktaydık. Sağ olsun, Kırgız dostlarımız da, buradaki arkadaşlarımız da. Ama ben bu süreçte duyup bize ulaşan velilerimize teşekkür ediyorum. Bakilerimize, ecelerimize, büyüklerimize çok teşekkür ediyorum. Mezunlarıma gerçekten çok çok teşekkür ediyorum. Her biri Orhan beyin gerçekten yüzünü ağarttı. Yine söylemek istiyorum. İnşallah Kırgızistan bizim için kötü hatıralarla kapanmayacak, güzel bir sayfa olarak kalacaktır diye ümit ediyorum.”