Türkiye’nin dört bir yanından tutuklu mahpuslar, TBMM Genel Kurulunu mektup yağmuruna tuttu. Korona günlerinde neler yaşadıklarını neler olabileceğini yazdılar.
SEVİNÇ ÖZARSLAN
BOLD ÖZEL – HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu başta olmak üzere birçok tutuklu CHP Miletvekili Sezgin Tanrıkulu’na da mektup gönderdi. Şanlıurfa 2 Nolu T Tipi Cezaevinden öğretmen Ahmet Koçyiğit, Kayseri Bünyan Cezaevinden öğrenci Miyase Nur Ay ve Gümüşhane E Tipi Kapalı Cezaevinden Mustafa Geylani mektuplarında cezaevindeki korona önlemlerini anlattı ve taleplerinin TBMM’ye iletilmesi istedi.
10 KİŞİLİK KOĞUŞTA 24 KİŞİYİZ
10 kişilik koğuşta 24 kişi kaldıklarını belirten Ahmet Koçyiğit, “Koronavirüs nedeniyle kapalı açık görüşler iptal oldu. Bu gidişle bu kısa sürmeyecek. Bize yapılan bu içe kapatma ne kadar çözüm olacak. Dışarıdan gıda geliyor, gazete geliyor, bütün personel dışarıyla temas halinde. Allah muhafaza bir tespit olunması durumunda bütün hapishaneye yayılır.” dedi.
SON PİŞMANLIK FAYDA VERMEZ
44 aydır tutuklu bulunduğu ifade eden Koçyiğit şöyle devam etti: “Eğer iş ciddi olacaksa personel de bizim gibi dışarıya çıkmaması lazım. Personele maske veriliyor ama yetersiz. Sizlerden istirham ediyoruz. Meclis Başkanı ile görüşmeniz, sesimizi duyurmanız. İnfaz yasasının acilen geçirilmesi. En azından bu kadar uzun içeride kalanlara yönelik bir kararın alınıp adli tedbirlerle bırakılması sağlansın. Ev hapsi de olur. Yarın bu kurumlara bir virüs girerse son pişmanlık fayda vermez. Sizler İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyesisiniz. Tüm üyelere bunu söyleyin. Eşimiz, çocuğumuzla görüşmez olduk. Sıkıntı üstüne sıkıntı.”
DEZENFENKTAN VERİLMİYOR, ELLE ARAMA YAPILIYOR
14 Kasım 2017’den itibaren tutuklu olduğunu söyleyen Miyase Nur Ay (25), koğuşta 12 kişi olduklarını, aynı eşyaları, lavaboyu, yemek kepçesini kullandıklarını ve bunların hepsinin kendileri için risk olduğunu yazdı.
Cezaevlerinde her ne kadar tedbir alındığı söylense de durumun pek de öyle olmadığını anlatan Ay, “Sürekli dışarıyla bağlantılı memurlarla muhatap oluyorum. Sürekli onların elle aramalarına maruz kalıyorum. Hastaneye bir mahkum gittiğinde tedbiren karantinaya alınıyor ama hastaneye mahkum getirip götüren memur kendini karantinaya almıyor. Sonra da aynı memur bizlere yemek dağıtıyor. Bizlere dezenfenktan, eldiven ve maske verilmiyor. Bizler cezaevinde çok tehlikedeyiz.” ifadelerini kullandı.
ANNEM, KARDEŞİM HASTA
Annesinin ve kız kardeşinin kronik astım hastası olduğunu, annesinin de bir de akciğer rahatsızlığı bulunduğunu ifade eden Ay, babasının inşaat ustalığı yaparak hem ailesine hem kendisine bakmak zorunda olduğunu vurguladı.
TEDBİR TEHLİKEYE DÖNÜŞTÜ
Nur, mektubunun sonunda dosyasının durumunu anlatarak tahliyesini istedi:
“Yeni çıkacak yasa terör suçlarını kapsarsa söylenen şartlara göre tahliye olabiliyorum. Lütfen bu zor günlerde insan ve suç ayrımı yapılmasın. Benim almış olduğum hüküm İstinaf Mahkemesi tarafından usulen bozulup tekrar tekrar ağır ceza mahkemesine gönderilmiştir. Benim 2 buçuk yıldır tutukluluğum tamamen tedbir amaçlıdır. Ama artık bu tedbir, tehlikeye dönüşmüştür.”
SAĞLIĞIMDAN VE CAN GÜVENLİĞİMDEN CİDDİ ANLAMDA KAYGILIYIM
Mustafa Geylani ise, 4 haftadır Gümüşhane Cezevinde olduğunu, tecride maruz kaldığını ve her türlü virüsü kapacak koşullarda bulunduğunu yazdı: “Sağlık Bakanlığının her gün TV’lerde tekrarlanan 14 kuralın bir tanesini bile uygulayabilecek koşullarım yok. Zaten kir-krom içindeki odamı yıkayacak araç gereç verilmiyor. Verilse bu odayı tek başıma yıkayabilecek fiziki güce sahip değilim.”
52 yaşında, kalp ve tansiyon hastası olduğu belirten Geylani, “Burada kelimenin tam anlamıyla tansiyonum tavan yapmış ama kurum yönetimi bunu ciddiye almıyor. Aşırı yüksek tansiyonumla dalga geçen personel oluyor. Sağlığımdan ve can güvenliğimden ciddi anlamda kaygılıyım” dedi.
AHMET KOÇYİĞİT’İN MEKTUBU
MİYASE NUR AY’IN MEKTUBU
MUSTAFA GEYLANİ’NİN MEKTUBU