Avukatı Ezgi Çakır imzalı, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.

Dilekçede, hapishane müdürü ve talimatı altındaki gardiyanlar, kolluk görevlileri ile hastane başhekimi ve müdahalede bulunan doktorlar ve sağlık görevlilerinin “işkence, görevi ihmal, suçu bildirmeme ve suç delillerini gizleme, yok etme” suçlarından soruşturulması talep edildi.

Ayrıca Koçak’ın derhal tam teşekküllü bir üniversite ya da devlet hastanesine sevkinin sağlanarak, İstanbul protokolüne uygun şekilde ileri tetkik ve tahlilleri yapılarak işkence izlerinin tespitinin yapılması istendi.

Savcılıktan, hapishanede ve Mustafa Koçak’ın götürüldüğü hastanede bulunan tüm kamera görüntülerine el konulması da talep edildi.

Mustafa Koçak açlık grevinin ilk haftalarında…

DİLEKÇEDE İŞKENCENİN DETAYLARI

Savcılığa iletilen dilekçede, olay şöyle anlatıldı:

“Mustafa Koçak, adil yargılanma talepli olarak sürdürmekte olduğu ölüm orucunun 254. Günündeyken 12 Mart’ta 16.00 sıralarında rızası dışında hastaneye götürüldü. Koçak’a zorla beslenme ve tedavi uygulandı. Bu zorla tedavi yapılırken Koçak’ın onayı ve rızası bulunmadığı gibi, ailesine haber vermek ve rızalarını almak yoluna gidilmedi, avukatlarına haber verilmedi. 17 Mart’ta avukatı Ezgi Çakır Koçak’la görüştü. Görüşmede Mustafa Koçak şunları anlattı:

* Hücresinden zorla sandalyeye bağlanarak, sürüklenerek Şakran Hapishanesi kampüs hastanesine götürüldüğünü; kampüs hastanesinin başhekimi, dahiliye uzmanı doktor olmak üzere ismini bilmediği 3 doktorun kendisine 5 gün boyunca işkence altında zorla müdahale ettiklerini;

* Zorla müdahaleyi kabul etmediğini beyan ettiğini, buna rağmen 73 serum takıldığını (omzundan bileğine kadar iğne izleri ve morluklar görülmektedir);

* Kolundaki serumu çıkartmaya çalıştığını, kolundaki serumu çıkarmaya çalıştığında bacağına serumlar vurulduğunu ve yine bacaklarının damarlarının patlak olduğunu;

* Dişleri ile serumları çektiğini, bu sebeple kafasının da kelepçelendiğini; kollarına 8 kelepçe, ayaklarına 8 kelepçe takıldığını;

* Ağzının ve dişlerinin ağzına bir şey sokularak bağırmasının engellendiğini; kafasını ve vücudunu halatlarla bağladıklarını;

* ‘Seni sakatlayıp bırakacağız’ diye tehdit edildiğini…”

“Ayrıca Koçak’ın beş gün boyunca tuvalete gitmesine izin verilmedi, tuvalet ihtiyacını giderdiğinde de temizlenmedi.”

Dilekçede bu uygulamaların Koçak’ın bilinci yerindeyken ve müdahaleyi kabul etmediğini söylemesine rağmen yapıldığı da ifade edildi.