Aralık 2016’da Urfa Beşiktaş ve Kayseri’deki bombalı saldırıların ardından o dönem Urfa TEM’de görev yapan bir polis, kente 4’ü savcı 40 kişilik bir SADAT ekibinin görevlendirildiğini anlattı. Aynı polis, Cumhurbaşkanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na bağlı bu ekibin 2 yılda sayısız işkence yaptığını söyledi.

ÜÇ BİRİM HALİNDE SUÇ İŞLİYORLAR

Güvenlik gerekçesiyle adını vermeyen avukat, ekibin sadece işkence için görevlendirilmediğini, bölgedeki muhalif kesimleri sürekli takip altına alan özellikle Kürt siyasetini mercek altına alan bir çalışma izlediğini söyledi.

Yapının kendi içinde de 3 birime ayrıldığını dile getiren avukat, birinci birimin 15 kişiden oluştuğunu görevlerinin ise gözaltında sorgulama ile gözaltına alınacak kişilerin listelerini hazırlama olduğunu belirtti.

İkinci birimin Kürt siyasetinin güçlü olduğu Suruç, Siverek, Bozova, Viranşehir, Ceylanpınar, Halfeti ve Hilvan ilçelerin faaliyet gösterdiğini, bu biriminde 15 kişiden oluştuğunu ifade eden avukat, üçüncü birimin ise 10 kişiden oluştuğunu, bu ekibin de daha çok Kürt gençleri içinde ajan faaliyetleri yürüttüğünü söyledi.

BİRİMLER KENDİ İÇİNDE EKİPLERE AYRILIYOR

15 kişilik işkence biriminin kendi içinde de ikiye ayrıldığını dile getiren avukat, 8 kişiden oluşan birinci ekibin daha çok gözaltında sorgulama ve işkence yaptığını, 7 kişilik ikinci ekibin ise daha çok gözaltı operasyonlarının başında durduğunu ve kimlerin gözaltına alınıp alınmayacağı yönünde listeler hazırladığını söyledi.

Bu gözaltı listelerinin emniyet amirlerine yada savcılara sunulmadığını dile getiren avukat, bu listelerin doğrudan İçişleri bakanına sunulup onay alındıktan sonra operasyonların başlatıldığını ifade etti. Ekiplerin çok uyumlu bir şekilde bir birleri ile çalıştığını dile getiren avukat, gözaltı operasyonlarının başında bulunan ekibin gözaltına alınacakların listesini sahada bulunan diğer ekipten aldığını kaydetti.

‘ONLARCA SURİYELİ KAYBEDİLDİ’

Yapının çok daha derin bağlantılara sahip olduğunu kaydeden avukat, son olarak şu bilgileri paylaştı: “Bu yapının ne kadar derin olduğunu kendi deneyimlerim ile gördüm. Ancak anlatılanlar sadece yapının görünen yüzü. Bir de görünmeyen yüzü var. Son 2 yıl içinde yüzlerce işkenceye imza atıldı. Ancak Özellikle Kuzey Suriye kentlerinden Urfa’ya getirilen onlarca kişinin akıbeti belli değil ve bunların çoğunun kaybedildiği kanaatindeyim.”