2009 yılında geçirdiği bir patlamada gözlerini, sağ elini ve sol elinin işaret parmağını kaybeden eski polis Bilal Konakçı, dört gün önce tutuklanıp Buca Kırıklar Cezaevine gönderildi. Özlem Konakçı, ihtiyaçlarını tek başına gideremeyen eşi için yetkililere seslendi.
BOLD – Cezası Yargıtay tarafından onaylandığı için 18 Şubat Perşembe günü tutuklanıp İzmir Buca Kırıklar Cezaevine gönderilen yüzde 98 engelli Bilal Konakçı, kendi ihtiyaçlarını tek başına göremediği için karantina koğuşunda zor günler geçiriyor. Bugün eşiyle telefon görüşmesi yapan Özlem Konakçı, “Onun şartlarına uygun koğuş vereceklerini söylemişlerdi ama hiçbiri yapılmamış. Eşim 4 gündür hapiste. Merdivenden düşme tehlikesi atlatmış. Banyo yapamıyor, yemeğini yanındaki kişi yediriyor. Çok sıkıntıdayım. Sesimizi duyan yok mu?” dedi.
“ÖLSÜN DİYE Mİ BEKLİYORSUNUZ?”
2009 yılında gazi, 2016’da ise terörist ilan edilen Bilal Konakçı’nın sağlık durumu dikkate alınmadan hapse gönderilmesine tepki gösteren HDP Milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e “Ölsün diye mi bekliyorsunuz!? Eşi aradı, koğuşta merdivenden düşme tehlikesi yaşamış, kendi başına yıkanamıyor, yemeğini yiyemiyormuş!!! “Çok sıkıntıdayım, yok mu sesimi duyan?” demiş. Yok mu bir ehli vicdan? İnsanlık da mı bitti?” diye sordu.
5 Şubat 2009’da İzmir’de bir okulun önüne yerleştirilen bombanın infilak etmesi sonucu gazi olan bomba imha uzmanı Bilal Konakçı’nın Bank Asya’ya para yatırdığı ve Bylock kullandığı iddiasıyla verilen 7 yıl 6 ay hapis cezası yaklaşık iki ay önce Yargıtay tarafından onaylandı. 17 Şubat Çarşamba günü İzmir’deki evinde tekrar gözaltına alınan Bilal Konakçı, bir gün sonra tutuklanıp hapse gönderildi. Patlamada gözlerini, sağ elini ve sol elinin işaret parmağını kaybeden Bilal Konakçı’ya yüzde 98 engelli raporu verilmişti.
“CEZAEVİ PSİKOLOĞU BU DURUMDA BURADA KALAMAZSIN DEDİ”
Eşinin kişisel bakım ihtiyaçlarını kendisinin giderdiğini ifade eden Özlem Konakçı, eşiyle bu sabah yaptığı telefon görüşmesini Bold Medya’ya şöyle aktardı:
“Sabah 9.20’de aradı. Üç gündür aynı kıyafetlerle yatıp kalkıyor. Pandemi var diye kıyafetlerini almadılar. 17 Şubat çarşamba günü evimize Asayiş Şube’den 4 polis geldi. Yalvardım yakardım, götürmeyin diye. Eşim beddua etmez ama ahı tutar. Cezaevinde görüşmek istedim. İhtiyaçlarını vermem lazım dedim, göstermediler. Karantina koğuşunda şu an. Yanında bir kişi daha var. Önce nezarete götürdüler. Orası buz gibiymiş. ‘Camlar açıktı, çok soğuktu. Hiç ısınamadım’ dedi. O gün akşam yemek yiyememiş. Perşembe sabahı adliyeye götürdüler. Cezaevi de çok soğukmuş. Mont istedi. Bir haftadır banyo yapamadı. Yemeğini yanındaki kişinin yardımıyla yiyebiliyor. Koğuş merdivenliymiş. Bana ‘elimizden geleni yapıyoruz, onun şartlarına göre yer ayarladık’ demişlerdi. Ama hiçbir yapılmamış. Az kalsın merdivenden aşağı düşüyordum, dedi. Cezaevinin psikoloğuna görünmüş. Psikolog ‘Bu durumda burada yapamazsın, avukatına söyle itiraz etsin’ demiş. Yeniden sağlık raporu çıkarılması gerekiyor bunun için. Hafta için psikiyatriye gönderecekler. Cezaevini arayınca doktorlarımız ilgileniyorlar diyorlar ama ne kadar doğru bilemiyorum.”